Uzun yıllar boyunca unutulamayacak bir Avrupa Şampiyonası’nı geride bıraktık.

Çok uzun yıllar hatırlanacak diyorum çünkü içerisinde o kadar fazla hikaye barındırıyor ki, nereden başlamak gerektiğini bilemiyorum.

Turnuvada atılan muhteşem goller izledik.

Çok iyi mücadele gördük.

Bütün takımlar çok iyi hazırlanarak turnuvaya gelmişler.

Örneğin Gürcistan ile İtalya arasında ben bir fark görmedim.

Yada biz ile Almanya arasında da büyük farklar olmadı.

Zaten turnuvanın fark yaratan takımı da eski dünya şampiyonlarını bir bir saf dışı bırakarak kupaya uzandı.

Zaten İspanya, turnuvanın ilk maçından itibaren herkesin dikkatini çekmişti.

Ortaya koydukları futbol, genç takım olmaları ve attıkları goller ile kupayı kazanmaları kimseye sürpriz olmadı.

Hatta bence İngiltere kupayı kazanmış olsaydı ‘Yazık oldu’ bile denilebilirdi.

Diğer yandan turnuvanın hafızalara kazınan anlarından birisi de Ronaldo’nun gözyaşları oldu.

Sadece Ronaldo değil Kross’un da vedası aslında bir o kadar dramatikti.

Yıldızları bir kenara koyarsak, turnuva aslında gençlerin de önünü açtı diyebiliriz.

Çünkü Yamal tarihe geçti.

Oynadığı oyun ile attığı goller ile futbolda gençlere gücenilmesi gerektiğini kanıtladı.

Turnuvada Murat Yakın gibi yükselişe geçen Luciano Spalletti gibi de hayal kırıklığı yaratan teknik direktörlere de şahitlik ettik.

Hayal kırıklığı derken aslında sadece Spalletti’nin değil aynı zamanda tüm İtalya milli takımının da büyük bir hayal kırıklığı yarattığını söyleyelim.

Hatta İtalya’nın uzun yıllar sonra büyük bir yıldızı olmadan turnuvaya gelen ilk takım da olduğunu belirtelim.

Yani neresinden bakarsanız bakın uzun yıllar unutulmayacak güzel bir turnuvayı geride bıraktık.

Antalya’da sıcak yaz günlerinde bizleri ferahlatan hafif bir rüzgar tadıyla gelip geçti Avrupa Şampiyonası…