Orhan Deniz Kaplan genç bir kardeşimiz. Emsalleri boş beleş işlerle uğraşırken, Deniz Kaplan kardeşimiz kültürel mirasın tanıtımı, korunması için mesai harcıyor. Hafta içi çalışıyor, hafta sonları ise motosiklete atlayıp Antalya’yı köşe bucak dolaşıyor. Kıyıda köşede kalmış, kimselerin bilmediği, görmediği, tanımadığı, hatta devletin bile unuttuğu yerlere gidip bunları bir envanter haline getiriyor. Hazırladığı Antalya Kültür Varlıkları Envanteri epeyce mesafe aldı, neredeyse bitmek üzere. Antalya’da neyimiz var, neyimiz yok, hepsini gösteren müthiş bir çalışma…

ANTİK YOLU KAPATTILAR
Oturduğu yerden değil, sahadan haber veriyor bize. Kültürel mirasın, tarihi değerlerin yaşadığı talanı, yağmayı, soygunu, kaderine terk edilmişliği bizzat yerinde görerek anlatıyor. Son olarak da uydudan tarama yaparken, Aksu Altıntaş’ın Diş Taşlar mevkiinde Perge’yi Magydus’a bağlayan antik yolun girişine kum ocağı şantiyesi açıldığını gördü. Hemen gidip fotoğrafladı. Bu fotoğrafları da paylaştı. Perge-Magydus arasındaki antik yolu daha önce birçok kez duyurduğu için bölgeye son derece aşina olan Kaplan,  Yolun Karpuzkaldıran yönü tamamen kum ocağı tarafından kapatılmış durumda” diyor.

Whatsapp Image 2024 11 04 At 16.21.26 (2)

KÜLTÜREL MİRAS YAĞMASI
Ve soruyor: “Göz bebeğimiz Perge bugün ‘Geleceğe Miras’ olarak kabul edilirken, bu antik yol neden geleceğe miras olarak görülmüyor? 2010 yılında Korkuteli’nde Tahtalı Beli Hanı toprak altında bırakıldı. 2022 yılında Manavgat’ta Kesikbeli Kervan Yolu tomruk alımı için dozerlerle yok edildi. Hiç ders almıyor muyuz? Biz geleceğe neyi miras bırakacağız? 1996 yılında birinci derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmiş bir bölgeye nasıl olur da şantiye kurulabiliyor? Kağıt üzerinde tescilli olan bu eserler neden bugün bir koruma alanına sahip değil?”

Tahrip edilen antik yolun eski hali

SAVCILAR NEYİ BEKLİYOR?
Deniz Kaplan’ın da dediği gibi; “Sorulacak birçok soru var, ancak cevap yok”. Bu tarih yağması, kültürel mirasın dinamitlerle, hiltilerle patlatılması, tahrip edilmesi katliam boyutuna ulaştı. Barbarlık, vandallık gibi sözler bile yetmiyor artık. Detektörlerin ruhsata bağlanması, iş için olmayan kullanımların ise yasaklanması gerektiğini söyledik. Fotokapanlardan, drone ile denetimden filan bahsettik. Özel kolluk istedik. Fakat buradaki durum daha da vahim… Burası birinci derece arkeolojik sit alanı… 1996 yılında koruma altına alınmış hesapta. Mülkiyeti hazinede… Yani devletin, kamunun, halkın malı… Buraya çivi bile çakamazsın, bu bir suç… Peki birinci derece sit alanında bir kum ocağı nasıl açılabiliyor? Buna kim izin veriyor? Bu yağmanın, talanın devletteki ortakları kim? Hangi amirler, memurlar bu işten avanta aldı? Antik yol yok edilirken kimler görmezden geliyor? Bu tahribe acilen son verilmesi ve sorumluların bulunup en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor. Görelim bakalım bu şehirde böylesi bir dosyayı açacak savcılar var mı?

Finike’nin kürekleri geldi
Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TORAÇDER) Başkanı Önder Akülkü, “Finikeli çocuklar ücretsiz kano sporu yapsın” çağrısında bulunmuş, kano ayarladıklarını, kürek ve can yeleğine ihtiyaç olduğunu duyurmuştu. Antalya Denizcileşme Platformu Başkanı İzzet Ünlü’nün çağrıyı yaygınlaştırması üzerine İstanbul’dan bir armatör, kano küreği ve can yeleklerini üstlendi. Önce can yelekleri geldi, şimdi de kano kürekleri... Kano kürekleri yurtdışından geliyor. O yüzden Finike’ye ulaşması biraz zaman aldı. Küreklerin geldiğini duyuran Akülkü, “Şimdi sıra, Finike Belediyesi’nin 2 ay kadar önce yazdığı yazıya hala cevap vermeyen hükümette... Bekliyoruz. İnanıyorum ki denizci Fenikelilerin kurdukları Finike, denizcilikte ve deniz sporlarında bir gün hak ettiği yere gelecek, her alanda sporcular yetiştirecektir” diyor. Hadi bakalım!

Whatsapp Image 2024 11 04 At 16.21.27 (1)