Lafı dolandırmadan konuya böğründen girelim. Mutlaka siz de farkındasınızdır, sokakta yeni bir tehlike kol geziyor. Kullanılmış maske ve eldivenlerin sağa sola atılması. Maskeler yerlerde, yürüyenlerin ayağına dolanıyor. Ya o mavisi beyazı her ne renk ise, beş parmak eldivenler. Sosyalleştik de bilinçlenemedik maalesef. Sen maskeyi kullan sonra da hangi akla hizmet ise çıkar at sokağın ortasına. Aslında atılan bez parçası değil, tehlikenin ta kendisi. Haydi şeytanın avukatlığını yapalım, ya maskeyi çıkarıp fırlatan kişide virüs varsa…
***
Kentlilik bilincinden ve hatta salgının getirdiği kurallardan çok uzak olanların hassasiyetine 'ben değil, biz olarak' düşünülmesine ihtiyacımız var toplumca. Bu bağlamda belediyelere de büyük görev düşüyor. Belki bölgesel ekipler oluşturularak cadde ve sokakların taranması gerekir. Kullanılıp yerlere atılan bu maske ve eldivenlerin, ciddi anlamda tehlike oluşturduğu bir gerçek. Ayrıca atılan bu münasebetsiz atıkları seyretmek zorunda olmadığımız da ikinci bir gerçek. Yerel yönetimlerin dikkatine…
***
Ne demeli bilmem ki, rehavet çöktü de kurallar mı unutuldu; yoksa zaten bilmiyor muyduk? Galiba ikinci şık. Zira sokakta yürürken, yere tükürmekten tutalım da elimizde atılacak her ne var ise kağıt peçete, sigara izmariti veya boş paketi, pet şişe, hatta yenen dondurmanın külahı için çöplüğümüz maalesef sokaklar. Yani demem o ki; sokakta yok yok. Anlamak sahiden mümkün değil. Belediye, cadde ve sokaklara kısa aralıklarla afili şekillisinden çöp kutuları yerleştirmiş. Anlamı açık. 'Elindeki çöpünü buraya at' diyor, 'hayır kardeşim ben yere atmayı seviyorum'!..
***
Hani bilim insanları uyarıyor ya 'tedbir azalırsa tehdit artar' diye. İşte, maskeyi aksesuar gibi kullanıp, canı sıkıldığında sokağa atanlar için acaba diyorum belediyeler caddelere 'Hijyen Atık' adı altında kocaman kutular mı koysalar. Dikkatsizlerin dikkatini çekmek için. Hani şu bellediğimiz 'vaka sayısı' cümlesi var ya. Son zamanlarda rakamlar yükseliyormuş. İzliyor ve takip ediyoruz. Bilim Kurulu üyeleri tedirgin, yurdum insanı ise iyiden iyiye rahatlamış. Kimi maskeyi takma zahmetine girmezken, kimi de çenesinin altında dolandırıyor. Unutmadık değil mi, evden dışarıya çıkamadığımız ve hatıralarla yolculuk yaptığımız günler, haftalar, ayları?..