Bilim adamı Albert Einstein'a göre insanları, ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil gibi kategorilere ayırmak yanlış. O'na göre iki tip insan var; İyi ve kötü.

Peki, insan doğuştan kötü olabilir mi? Temiz doğan ve sonra yaptıkları kötülükler nedeniyle, ya intihar ederek canına kıyan, kanalizasyon çukurunda yakalanarak linç edilen, ya da yaptırdığı sarayın dehlizlerinde kurşuna dizilenleri uzak ve yakın tarihimizde bolca gördük.

Ailesinden, çevresinden şiddet görmüş ve sonra dünyanın başına bela olmuş çok sayıda zalim diktatör bu dünyadan geldi geçti, tarihin karanlıklarına gömüldü. Dünyanın en zalim ve en sapık imparatoru olan Caligula'dan Hitler'e, Neron'dan bugün yine insanların yarattığı ve taptığı, yandaş olduğu kutsal canavarlara kadar sayısız örnekler okuduk, duyduk ve gördük.

Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya'da hapse mahkûm edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı 'Ölüler Evinden Anılar' adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını belirtir. Yazar, 'Kara Halk' olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.

Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkûm tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkûmlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkûm yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Köpek adeta, 'Seni çok seviyorum, beni tekmeleyebilirsin!' demektedir.

Dostoyevski bir gün o köpeğin yanına yaklaşıp başını sevgiyle okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakar ve hızla yanından uzaklaşır. Kaçarken de acı acı havlamaktadır. O günden sonra köpek Dostoyevski'yi her gördüğünde yolunu değiştirir, ondan kaçar.

Ruhu köleleştirilmiş bu köpek aslında sevgiye açtır.

Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilmezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer.

Sevgisiz büyümüş, işkence görmüş, sevgi açlığı çekmiş kişiler sonunda kötü insan, cani, katil olmaz mı?

O nedenle, Sait Faik’in dediği gibi;

'Bir insanı sevmekle başlar her şey.'

Çocuklarınızı sevgiyle büyütün, korkuyla değil.

Sevgisiz kalmayın.