Kimler mi? Ülkemizin geleceği, yarınlarımızın güvencesi gençlerimiz 31 Mart'ta ilk kez sandığa gidiyor. Gelecekleri için oy kullanacaklar ama onlar geleceklerinden de yarınlarından da çok kaygılı. Gençlerin öncelikleri liyakat, şeffaf ekonomi politikaları ve aldığı eğitimin karşılığını bulmak, yarınlarına güvenle bakmak. İlk kez sandığa gidecek olan bir milyonun üzerinde genç, geleceğine sahip çıkar mı? Ve de seçimin kaderini belirler mi? Yanıt onlarda.

***

Haydi, gelin biraz özeleştiri yapalım 'yarınlarımız, umutlarımız' dediğimiz gençlerimiz ile ilgili. Hani toplum olarak gençler ve gençlik hakkında hep atar tutar, konuşur dururuz ya. Bakmak ve görmekle ilgili, gençlere nereden nasıl bakıyor, ne görüyoruz işin aslı tam da bu galiba. Öyleyse gelin birlikte bakalım konuya. Ne yapıyoruz, toplum olarak sürekli gençleri konuşuyor, hatta eleştirel tartışmaların içerisine girmiyor muyuz (sanki hiç genç olmamışız). Yazılıp çiziliyor, gençlere sıfatlar ekleniyor, gençler övülüyor, gençler yeriliyor ve dahi gençler gaza getiriliyor. Sözün kısası gençler ve gençlik hakkında, onlar hariç hepimiz ahkam keserken onlar da isyan bayrağını çekiyor. 'Hadi bana eyvallah' deyip ülkesinden göç ediyor. Geleceğini, yaban ellerde arıyor.

***

İzninizle bir parça kendi oğlumdan söz edeyim. Dost, ahbap bilir, bir oğlum var hasretini yaşadığım. Üniversite, askerlik görevi derken hayata atıldı. Ve Antalya Organize Sanayi Bölgesinde hatırı sayılır bir fabrikada işe başladı. Ama yıllar geçtikçe oğlumun hayalleri suya düştü ve iki yabancı diline güvenerek vatanına elveda deyip soluğu yurtdışında aldı. Elbette destekledim, bana özlemi kalsa bile. Böyle binlerce örnek var maalesef. Geleceği için vatanını, ailesini geride bırakan genç beyinler.

***

İyi de onları acımasızca yargılamak yerine, geleceklerine ülkelerinde güven duymaları için politikalar üretmek gerekmiyor mu? Ama gelin görün ki toplum olarak gençler hakkında konuşmayı, tartışmayı, hatta onları suçlamayı tercih eder olmuşuz. Ne kolay değil mi genç beyinlere 'gidersen git’ demek! Oysa taleplerinde haklılar. Öyle görünüyor ki gençlik, geçici bir dönem olarak kurgulanıyor ve kabul görüyor. Gençlerin söyledikleri, yaptıkları, yapmak istedikleri, talepleri ve şikayetleri hep bu geçicilik çerçevesinden işitiliyor.

***

İşte bizim gençlik ile hallerimiz. Gençler hakkında, gençlersiz düşüncelerimiz. Aslında onların sorunları da toplumun sorunlarından farklı değil. De, toplum olarak kaçışımız ‘gençlik işte’ gibi bücür bir cümle oluyor. Yargılamadan önce sorgulamalıyız galiba ne dersiniz?