Geçtiğimiz gün, Somali’de görev yaparken kalp krizinden şehit düşen Eskişehir doğumlu bir askerimizin ölüm haberini okurken, 30 yıl önce ocağımıza düşen bir ateş yüreğimi dağladı.

İzmir Balçovalı Hakan’ın şehit edilmesinin ardından haberini yazmanın ve cenaze törenine katılmanın acısı ve hüznünü yeniden yaşadım.

Ölümün ne zaman, kime, nasıl ve nereden geleceği bilinmez ama yaşlıların ölüme giderken, bu ülkede ölümün gençlere çok daha fazla geldiğini gördü bu gözler. Gencecik fidanlar teröre kurban edildi bu ülkede. Mesleğim gereği 1990-1995 yılları arasında çok şehit cenazesine gönderildim. Çok şehit evine girdim. Girdiğim evler hep yoksuldu. Duvarda asılı bir Kuran, bir uzunca kanepe, yerde bir kilim, yeşil badanalı evler. Sessizce ağlayan, acılarını içlerine gömen insanlar. Vatan sağ olsun haykırışları.

Her ateş düştüğü yeri yakar derler, bize de düşmüştü o ateş 1994'te.

İzmir Balçovalı Hakan'ı kurban vermiştik teröre. Bacanağımın yeğeni Hakan.

Akşam Gazetesi İzmir bürosunda haber müdürüyken, cenazesini ben yazmıştım.

Türk bayrağına sarılı tabutu toprağa verilirken Balçova ağlıyordu.

Askerliğini sağ salim tamamlamış, bir ay sonra bir iş için gittiği Erzurum dönüşü terör onu Sivas dağlarında yakalamıştı. Yol kesen örgüt elemanları otobüslerden, otomobillerden indirdiği vatandaşları önce soyup, sonra enselerine birer kurşun sıkarak oradaki çukurlara atmıştı.

Yan yana uzandılar.

Belki hafızalardadır.

Dünyanın en çok yazı yazan adamı Çetin Altan'ın ölmeden önce kaleme aldığı son yazısı bir durum analizidir: 'Hayal ettiğim ülke bu değildi!'

Çetin Altan 88 yaşında bu ülke için kendi adına ne yaptığını sorgularken, torunlarına istediği ülkeyi bırakamamanın üzüntüsü içindedir. O yazısında bizlere karamsarlık aşılamıyor, moral veriyor, yine de bu ülkeden umutlu olduğunu vurguluyor; 'Enseyi karartmayın!' diyor. 'Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz. Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken 'torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz' deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz. Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin. Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, 'daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik' diyebilirsiniz. Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır. O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi.'

Çetin Altan hayal ettiği ülkeyi tarif etmiyor yazısında ama biz biliyoruz ki o özgür, bağımsız, medeniyete ulaşmış bir ülke hayal ediyor.

Çok fazla bir şey mi istiyoruz?