Bir yazımda ‘Dönem filmleri yapmak, cesaret ister, yürek ister!’ demiştim.
Bilgi ister, gerçekçilik ister, sanat ister diye yazmıştım.
Dönem filmi yapmak, senaristi, yönetmeni ve oyuncuları ile zor bir işe soyunmaktır.
Dönem filmlerinden korkulur. Ne yazık ki dönem filmleri toplumdan da ilgi görmez.
Dönem filmlerinin izleyicisi özeldir. Toplumun dönem filmleri ile yüzleşmesi istenmez.
Geçtiğimiz gün sinema sektöründe yaşadığı baskılara gülümseyerek direnirken yakalandığı amansız hastalığa yenik düşen senarist, yapımcı ve yönetmen Tomris Giritlioğlu, başlattığı ve sürdürdüğü dönem filmleri ile Türk sinemasının yüz akı olmuş bir sanatçıdır.
İnsan ve Hayvan Hakları savunucusu, gazeteci ve yazar dostum Hatice Özbay ‘Annelik Ömür Boyu’ adlı kitabında geniş yer verdiği röportajında Tomris Giritlioğlu için ‘Anarşist ruhlu kadın’ der ve O’nun sinema sanatına bakışını şu sözleri ile okura duyurur;
‘Seyirciye karşı bir sorumluluğumuz var ve bu sorumluluğu elimizden geldiğince eksiksiz yapmalıyız’
Cesur yürek
Tomris Giritlioğlu, tarihe karanlık günler olarak geçen 6-7 Eylül olaylarının yaşandığı dönemi yansıtan “Güz Sancısı” filmini yönetmiş ve gerici çevrelerin keskin oklarına hedef olmuştu. Gazeteci Hatice Özbay o kitabında Tomris Giritlioğlu’nu, Amazonların kraliçesi Penthesile’a benzetir. Özbay Giritlioğlu’nun, sağlığını hiçe sayarak yürümeye devam eden, yapılmayanı, yazılmayanı, okunmayanı, bilinmeyeni, tarihin arka sayfalarını, tüm tozlarından arındırarak inatla, sevgiyle, sabırla, heyecanla seyirciyle buluşturan bir yapımcı ve yönetmen olduğunu okuruna duyurur. “Hatırla Sevgili”, “Gülbeyaz”, “Çemberimde Gül Oya”, “Ihlamurlar Altında”, “Bu Kalp Seni Unutur mu”, “Asi”, “Kasaba”,” Karayılan”, “Aşka Sürgün” gibi önemli dizilerle ve filmlerle daha doğrusu toplumun kanayan yaralarına dokunan yapıtlara imzasını atmış önemli bir yapımcı ve yönetmendir.
İlk sinema filmi ‘Kantodan Tangoya’ bir Cumhuriyet aydınının serüvenidir. Film, bir belgeseli çağrıştırıyorsa da Tomris Giritlioğlu onun bir drama filmi olduğunu söyler. Film, Fipresci Ödülü alır.
Bizim sinemacılar
Gazeteci Hatice Özbay’a verdiği röportajda kendisin de sinema dâhilerinin gerisinde olduğunu büyük bir mütevazılıkla ifade eden Tomris Giritlioğlu, ‘Ben Türkiye’nin dahi yönetmenini henüz çıkarmamış olduğunu düşünüyorum. Yani izlediğim filmlerde beni çok heyecanlandıran, Zeki’nin filmleri var, Nuri Bilge’nin, Reha Erdem’in ama yine de hepimiz, hep bir şeylerin, sinema dâhilerinin gerisindeyiz.’ demiş, ‘Bu arada Türk sinemasında en sevdiğim yönetmen hala Yılmaz Güney’dir’ diye eklemiş.
Altın Portakal’lı yönetmen
Tomris Giritlioğlu’nun yönettiği ve Yılmaz Karakoyunlu’nun aynı adlı kitaptan çevrilen Salkım Hanımın Taneleri adlı film 1999 yılında Antalya Altın Portakal’da En İyi Film Ödülü’nü aldı Röportajın bir yerinde gişe filmi yapmayı becerebilen bir yönetmen olmadığını söyleyen Tomris Giritlioğlu, yine karanlık bir dönem olan Varlık Vergisi ile yitip giden hayatları işlediği “Salkım Hanımın Taneleri” ve devamı olan “Güz Sancısı’ ile bunu kırdığını şöyle anlatır;
‘Güz Sancısı 800 bin yaptı, Salkım Hanımın Taneleri 600 bin izleyiciye ulaştı. Yaz Yağmur’unu ilk izlemeye gittiğinde sinemada 3 kişi vardı salonda fakat bu filmin de yurt dışından gelen eleştirmenler gurubu tarafından son 20 yılın en iyi 8 filmi arasında yer aldı. Sinema seyircilik bir sanat ve beni bağımsız sinemacılardan ayıran önemli bir nokta da burası. Ama seyirciyle rüyalarımı paylaşmak istedim ben. O yüzden de dizi işi bu kadar önemli olmaya başladı. Çünkü o kadar gayret ettiğim Salkım Hanımla 800 bin yaptım ben. Diziyle zaten bir bölümde 800 bine ulaşıyorsunuz, tirajı çok yüksek yani. Ne yazık ki yönetmen olarak ağırlığım dizilerle bilinmeye başladı’
Oğluna; ‘Bana bir şey olursa hiç üzülme’
Tomris Giritlioğlu onca acıya, baskıya ve tehditlere karşın daima dik durmuş, kimseye eğilmemiş, hayallerini seyirci ile paylaşmış, dönem filmleri, belgesel ve dizi filmleri ile kendisine özel izleyiciler edinmiş sinema tarihimizin eşsiz değerleri arasında yerini almıştır. Hatice Özbay’ın ‘Annelik Ömür Boyu’ adlı kitabında yakalandığı amansız hastalığı öğrenince oğluna şöyle seslenmiş;
‘Ben hastalandığımı öğrenince babamın bana söylediği bir şeyi oğluma söyledim. Bana bir şey olursa hiç üzülme dedim. Çünkü ben hep istediğim şeyleri yaptım ki bu çok önemli. Hayli genç yaşımdan itibaren yaptım. Tomris Giritlioğlu olarak yeniden dünyaya gelmek istemem tabii, ama mücadeleci bir kadın olarak gelmek isterim hayata’
Röportajın sonunda gazeteci Hatice Özbay’ın Tomris Giritlioğlu için yazdığı son cümle;
‘Kendisini yazarak daha iyi ifade ettiğini söylese de Tomris Giritlioğlu’nu tanımaktan ve röportajdan büyük keyif aldım. Tomris Giritlioğlu gibi devrimci, mücadeleci, sağduyu sahibi bir kadın bu kitapta olmasaydı kitap eksik kalırdı. Teşekkürler’
Son söz;
Bu yıl düzenlenecek olan Antalya Altın Portakal Film Festivaline günler kala aramızdan ayrılan sanatçıları saygıyla anıyorum.