Erguvan mevsimi mi?
Simru Silahtaroğlu
Nerde kaldın be cancağızım. Gözüm takılı kaldı dönen mevsimlere. Hoş geldin bana Eylül, yüreğime, yalnızlığıma hoş geldin. Hani Cemal Süreya der ya ‘Bana şiir ısmarla Eylül’ü konuşalım’. Bana şiir falan ısmarlamana gerek yok, ben her daim seni yad ederim, dilimin pelesengisin, yüreğime dokunansın be Eylül!.
* * *
Hoş geldin Hazanım, sen değil misin edebiyata, şairlere ilham veren, sen değil misin Hazan mevsiminin melankolik yüzü. Sen değil misin hüznü dibe vurduran, yalnızlığın rengini değiştiren, erguvanın bile mevsimini şaşırtan ey şairlerin ayı Eylül.
* * *
Beni bu denli benden almanın nedeni var elbette. Dünyaya seninle gözlerimi açmamdan mıdır nedir, benim için ille de sensin. Yüreğime dokunan sensin, çeteleni tutan da benim. İşte nihayet vuslat, mutlu oldum mu ııhhh. Sana yakışan hüznü yaşıyorum, sencileyin ben de. Elden ne gelir, Eylül de yalnızlık da zordur, her şey zordur Eylül’de. İşte ben, tam da bu nedenle seni çok seviyorum, özlüyorum.
* * *
Şimdi aklıma takıldı Eylül. Eskiden sen sonbaharın gelişini müjdelerdin hatırlıyor musun? Yaprakların sarardığı, ağaçların dallarından savrulduğu, doğanın sararıp kızıla döndüğü günler yaşatırdın. İşte bu nedenledir ki sana ‘Hazan’ı yakıştırır olmuştuk. Ve fakat gel gör ki; iklimsel değişimler, seni de asrı-zamanlarda gerilere mi savurdu. Sen geldin ama dalların yaprakları hala yeşil. Melankolik kavak ağacı bile yapraklarına sıkı sıkıya sarılmış deli mi ne!
* * *
Sen, bir parça kızıla çalan, bir parça sarıya vuran hazan renginle şairlerin de ilham kaynağısın biliyorsun değil mi? Şimdi onlar Eylül’ü satırlarına nasıl dökecek. Mesela şair ne diyordu, dinle bak.
‘Eylül’dü,
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa...
Dedim ya Eylül’dü
Savruluşu bundandı kimsesizliğimin’
* * *
Hadi konuş bir şeyler söyle susma. Suskunluğun arkasına sığınma. Sen değil misin şairin şiirine anlam katan. Ama yine de hoş geldin bana Eylül!
Yorumlar