Sınırlar başka insanlara nasıl davranılması gerektiğini ve başkalarının bize nasıl davranmasını gerektiğini belirleyerek, kişinin çevresiyle sağlıklı bir ayrışma yaşamasını, ilişkilerin düzenlenmesini, ilişkilerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini, ilişkide ihtiyaçların belirlenmesini, hayatı daha bilinçli bir şekilde yaşamayı sağlar.
Sınır kavramı fonksiyon olarak yapıcı bir işleve sahip olsa da insanların zihninde olumsuz çağrışımlara sebep olmaktadır. İlişkileri ve hayatı düzenleyici, yapıcı, yenileyici, inşa edici pek çok yaratıcı işleve sahip olmasına rağmen sınırlar; insanlarda cezalandırıcı, uzaklaştırıcı, yasaklayıcı gibi pek çok korkutucu görünen düşünceye sebep olabiliyor.
Sınırların nerede başlayıp nerede bittiği, hangi sınırların uygulanacağı her ailede ve her ilişkide farklılık gösterir. Çünkü her insan ve her aile biriciktir, hepsinin dinamiği birbirinden farklıdır. Aile ve ilişkilerde sınır koymak bencillik olarak algılansa da aslında kendine ve karşıdakine değer verme, sevme ve saygı duyma eylemidir. Sınırlar diğerinin hayatını kontrol etmek için alınan katı kurallardan ziyade, duruma ve zamana göre esnetilebilen, duygu, düşünce, inanç ve değerlere göre aile üyeleri tarafından alınmış ortak kararlar olmalıdır.
Fiziksel sınırlarla kişisel alanımızdaki ihtiyaçlarımızı karşılarken, duygusal sınırlarla karşılıklı olarak hislerimize saygı gösteriyor, cinsel sınırlarla istediğimiz gibi cinsel bir ilişki yaşarken, manevi ve dini sınırlarımızla inanç özgürlüğümüzü koruma altına alıyor, maddi sınırlarla maddi kaynaklarımızı istediğimiz gibi kullanırken, zaman sınırlarımızla zamanımızı etkili bir şekilde değerlendiriyor, pazarlık edilemez sınırlarla ise güvenliğimizi koruma altına alıyoruz.
Sınırlarla hayatımızda kendimiz için neyi kabul edip etmediğimizi göstererek diğerlerinin bize nasıl yaklaşacağını da aslında bizler belirleriz. Başkalarının bizim adımıza karar vermesini istemiyorsak güçlü bir benlik algımız olmasını istiyorsak ve başkalarını memnun ederken kendimizi mutsuz etmek istemiyorsak kabul etmeyeceğimiz ve bizi rahatsız eden tutum ve davranışları diğerlerinin görmesini sağlamalı, başka kişilerin sınırlarına da saygı duymalı ve kimsenin istek ve ihtiyaçlarının kendi istek ve ihtiyaçlarımızdan daha önemli olduğunu düşünmeyip sınırlar konusunda tutarlı davranmalıyız. Sert sınırlar ya da geçirgen sınırlar yerine sağlıklı sınırları olan bireyler, daha dengeli bir hayat sürerler. Sağlıklı sınırları olan insanlar ne düşündüklerini ne istediklerini ne hissettiklerini ne istemediklerini karşılarındaki bireye anlatırken ne kendilerinden ödün verirler ne de başkalarının sınırlarını ihlal ederler.
Ailede iç içe geçmiş sınırlar, aile üyeleri arasında rol çatışmasına ve karmaşasına sebep olabilirken "hayır" demeyi başaramamak ise sınırların belirsizleşmesine neden olabilir. Katı sınırlarda da aile üyeleri arasındaki yakınlık azalıp mesafe artabilirken ilişkiyi otoriter bir ilişkiye çevirebilir. Aile üyelerinin beklentileri ve birbirlerinin sınırlarına duydukları saygı doğrultusunda beraber oluşturacakları sınırlarla beraber çatışma, öfke, yanlış anlama, kırgınlık gibi durumların başından önüne geçilmiş olur.
Ailede oluşturulan sağlıklı sınırlarla çocuğun sosyalizasyon sürecine katkıda bulunulur. Böylelikle sağlıklı bir ailede büyüyen çocuk, sağlıklı toplumun oluşmasına katkıda sunacak sağlıklı bir birey olur. Sınırlar çocuğa kuralları, kurallara uymayı, yaşanılan ortama uyum sağlamayı, kendini ve toplumu keşfedip öğrenmeyi gösteren birer yol göstericidir. Çocuklukta sınırlara uyan ve öğrenen bir çocuk, yetişkinlikte sınır koyup başkalarının da sınırlarına saygı duyan, özgüvenli ve sorumluluk sahibi, sosyal becerileri ve uyumu gelişmiş bir birey olur.
Sınırlar insana özgürlük, saygı, sevgi ve gelişim getiren değerli kılavuzlardır. Sağlıklı sınırlar kurmak, insanların daha mutlu, dengeli ve anlam dolu bir yaşam sürmelerine olanak tanır. Kurallar ve sınırlar olmadan nasıl bir toplumda yaşardık hayal edebiliyor musunuz? Peki hukukun tanınmadığı, yasaların uygulanmadığı bir toplumu hayal edebiliyor musunuz? Aslında onun için hayal etmenize gerek yok, gözlerinizi açmanız yeterli.