Hayatınız boyunca kaç önemli karar vermek zorunda kaldığınızı bir düşünün. O seçim anının neler getirebileceğini, hangi seçimin mutluluk vereceğini önceden bilememenin verdiği korku halini kaç kez yaşadınız ?
Dünyanın herhangi bir yerindeki en ufak bir titreşimin bizim hayatımızı nasıl etkileyebileceğini düşünün.
Filmlerdeki renkler, sözler, giydiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz markalardaki modeller, tatlar, sloganlar ...
Seçimlerimize sebep olan herşey bizim tüm hayatımız.
Ya o renk seçilmeseydi, ya o başrol oyuncusuna o cümle söyletilmeseydi ya da o filmi başka bir zamanda izleseydik başka hissettirir miydi ?
Diğer seçimlerimle yoluna devam eden bir başka ben daha var mı acaba, başka bir zamanda benimle paralel yaşayan.
O da şu anı merak eder mi ?
Paralel evrenler teorisine inanmak seçimlerimizle heba olan diğer seçeneklerin başka bir evrende yol aldığını bilmek açısından bizi rahatlatbilir belki.
En azından ben pişmanlık ve acaba hissinden kurtuluyorum.
Kuantum kuramını, Schrödinger'in kedisini, paralel evrenleri düşünmek, daha çok öğrenmek, dünyada varoluşun izlerini çözmek her zaman hayal dünyamdaki ben-li, ben-siz hikayelerime heyecan katmıştır.
Adam Fawer' ın Olasılıksız isimli romanını okurken de, Stephen Hawking' in Zamanın Kısa Tarihi ' nde de daha ilk satırlarda hep aynı heyecanı hissettim.
Bugün bu yazıyı sizinle paylaşmamı sağlayan ise Mr. Nobody isimli film.
Bahsettiğim konulara ilginiz varsa izlemenizi tavsiye ederim.
Filmin son sahnelerinde 120 yaşındaki Mr. Nobody "Yeterince yaşamamış olmaktan korkuyorum." diyor.
Hangi seçimlerimle şu an hangi paralel evrende bu satırları yazdığımı bilmiyorum. Ama ne olursa olsun sahip olduklarımı, özlediklerimi, vazgeçtiklerimi, evet dediklerimi seviyorum.
Her bir evrendeki tüm diğer sizlerle, aldığınız tüm kararlarla, tüm vazgeçtiklerinizle mutlu olmanız dileğiyle.
Yaşayın ...