Gelin haftaya en güzelinden, iyi niyetlerle girelim... Niyetimiz iyi olursa yaşam da bizi ıskalayamaz diye düşünelim. Zaten malum nedenlerden dolayı toplumsal reflekslerimiz değişip tepe taklak olmadı mı? Biz de yaşama, dürbünün tersiyle bakalım bir süreliğine de olsa. Ne dersiniz? Süreyi uzun mu tutarsınız, kısa mı bilemem ama en azından yeni haftayı 'Hisseli Harikalar Kumpanyası'na çevirelim. Hayal gücümüzden kime ne?

***

Özlemin azı çoğu mu olur? Bu gün, güne sıcacık bir gülümsemeyle başlayalım. Alışık olduğumuz ama unuttuğumuz yürekten bir selamlaşmayla başlayalım. Sevmeyi unutmadık nasıl olsa değil mi? İnsani özlemlerimizi hatırlayalım çaktırmadan, kırıp dökmeden. Canımızın çektiği, hayal gücümüzün yettiği yere kadar. Belki bu kısa mutluluklar ile kendimizi yeniden buluruz, asık yüzler yerini gülümsemeye bırakır. Ne dersiniz?

***

"Nasıl başlarsa öyle gider"den yola çıkalım misal. Düşüncelerimizi hayal gücümüzle harmanlayalım ve de gönlümüzün çektiği gibi, frene basmadan duygularımızın yettiği yere kadar... Mantık mı? Onu da bir süreliğine unutalım gitsin. En azından bu haftaya böyle başlayalım. Hesap vermeden.

***

Özdemir Asaf'ın dizelerinden esinlenelim mesela.

'Baharda kışı, kışın baharı özler insan.

Kavuşmak şart mı boş ver.

Bazı şeyler yokken de güzel…'

Tamam işte, biz de 'var' gibi düşünüp duygularımızı tazeleyelim, yaşadıklarımıza inat. Hani denir ya "Bir şey söyle ki sözü aşsın öze değsin'. Tam da böyle işte. Gelin bugünden kederli ruhumuzu tazeleyelim, güzelliği, umudu yeşertelim. Kime ne zararı olur ki?

***

Bu günden bir kenara itiverelim olumsuz düşünceleri. Bakalım hayata dürbünün tersiyle, gülümseyelim. Üç gün de olsa yetmez mi? Sonrasını da haftaya düşünürüz. Gıcıklık olsun diye. Bu yaşam bizim değil mi? 'Paşa gönlüm bilir' dersek kime ne? Bugünlük de bu kadar. Hepimize mutlu haftalar olsun.