Tarihte şehirlerin kaderini değiştiren olaylar, oluşumlar vardır. Bu şehirlerden biri de hiç şüphesiz Konya... Şehre bir fabrika kurulur ve şehrin hayatı sonsuza kadar değişir.
Fabrika çalışanları o zamanlarda servis imkanı olmadığı ve araç sıkıntısı yaşandığı için ulaşım sorununu bisikletle çözdü. Bisikletle işe gitme kültürü, bisiklet sporunu şehirde geliştirdi. Hatta şehirde bir ‘ata sporu’ haline gelmesini sağladı.
Coğrafyasından dolayı bisiklet sporu için en ideal şehirlerden biri olan Konya, bugüne kadar bisiklet sporunun gelişimine çok katkı sağlayarak adeta bir fabrika gibi sporcu yetiştirdi. Bugüne kadar milli forma giymiş sporcuların 4’te 3’ü bu şehirden çıktı desem abartmış olmam. Özellikle 70’li yıllarda şehirde düzenlenen amatör yarışların katkısı çok oldu. Yetenek avcıları bu yarışlarda gençleri keşfedip onları bisiklet dünyasıyla tanıştırdı. O dönemlerde her bisikletçinin yolu o yarışlardan geçti. Hikayeleri de oldukça sıra dışı, çoğu tesadüfen keşfedildi. Aralarında biri var ki hikayesi büyük ilham kaynağı…
Yıl 1981... Konyalı milli bisikletçi Yusuf Ecevit... Kahvaltısında çayını yudumlarken gazetede gördüğü bir haber ilgisini çekti. Haberde Kolombiyalı bir sporcunun İstanbul’a gelerek dünya bisiklet üzerinde en uzun kalma rekorunu kırdığı anlatılıyordu. Kolombiyalı Navas bisiklet üzerinde 50 saat kalarak dünya rekoru kırdı. Ecevit’i bir yabancının kendi ülkesinde bu rekoru kırması hırslandırdı. O da kendi memleketi Konya’da Navas’ın rekorunu kırmak için hazırlıklara başladı. Milli sporcu her ne kadar hırsıyla tanınsa da destekten çok “Yapamazsın, yapma” gibi tepkilerle karşılaştı ama kimse onu durduramadı. O kafasına koymuş, bu rekoru kıracağına çoktan inanmıştı. Bütün hazırlıklarını yaptıktan sonra şehrin stadyumunda rekor denemesi başladı. Başlarda stadyumda fazla kişi olmamasına rağmen haber yayılınca Konyalılar stadyuma akın etti. Stadyumu dolduran 5 bin kişi bu rekora şahitlik etmek için onu destekledi. Ecevit bisiklet üzerinde 50 saat 30 dakika kalarak Navas’ın rekorunu kırdı hatta bu süreyi uzatmak istedi ama dönemin politik olaylarından dolayı 50 saat 30 dakikada bırakmak zorunda kaldı. Yıl 1981, sıkıyönetim dönemi. Gece 12’den sonra sokağa çıkma yasağı olduğu için stadyumu dolduran 5 bin kişinin sorun yaşamaması adına rekoru sonlandırdı. Bu rekoru kırdığında 28 yaşındaydı. Bisiklet, hayatından hiç çıkmadı.
Aradan yılar geçti. Kendisi emeklilik hayatı sürerken 2004 yılında emekli olduğu fabrikanın 51. yıl dönümü için rekor denemesi teklifiyle kapısı çalındı. 51 yaşındaydı, fabrikanın 51. yıl dönümü ve kendi rekorunu 51 saatte kırma fikri; bütün sayılar 51’i gösterince hazırlıklar başladı.
Ecevit’in bu seferki amacı kendi rekorunu kırıp Guinness Rekorlar Kitabı’na girmekti. İlerleyen yaşına rağmen kendine ait rekoru 51 saat 7 dakika 23 saniyeyle kırmayı başardı.
İki rekor denemesi arasından yıllar geçse de değişmeyen tek şey Ecevit’in hırsı ve azmi oldu.
Bacaklar döndükçe hiçbir rekor imkansız değil. İnat, hırs ve bisiklet aşkının olduğu yerde başarı kaçınılmaz...