Yıkılırsan yıkılırız. Üşürsen üşürüz. Ocak ayının son haftası ağır başladı. Kurşun gibi ağırlaşan günü 24 Ocak Cuma akşamı, saatler 20.55'i gösterirken 6.8 ile yaşadık. Elazığ depreme teslim olurken koptu kıyamet. Yürekler yandı, sözler tükendi. Gözyaşına boğuldu Türkiye Elazığ'da...

* * *

Miladımız oldu 24 Ocak 20.55. Ulusça kitlendik ekranlara an be an takipteyiz. Yıkılan evlerin altında kalan canları kurtarmak için canhıraş verilen çabaları. Göçük altından bir umut uzanan elleri, yitip giden canları, canların ardından dökülen gözyaşlarını. 6.8 alıp yok etti yaşamları bebeleri, anaları, babaları, gencini yaşlısını toprak alıp yuttu. Vermedi 39 canı geriye.

* * *

Telaffuzu nasıl da kolay, 'Elazığ'ın Sivrice ilçesinde saat 20.55'de yerin 6.75 kilometre derinliğinde 6.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi'. O andan sonra Türkiye de sarsıldı 6.8 ile. Yer yerinden oynadı. Ve bir kez daha deprem gerçeğini hatırladık. Hem de ne hatırlamak bedelini, canlar verip ödeyerek. 39 canımızı verdik toprağa. Göçük altında yaşama tutunan binlerce canımız da hastanelerde yaşam savaşı veriyor. Ocaklar dağıldı, aileler paramparça oldu. Tükendi yok oldu. Şimdi Türkiye tek vücut olmuş elbirliği ile depremin yaralarını sarıyor. Ne kadar sarabilirse artık.

* * *

Deprem uzmanları diyor ya 'İnsanları deprem değil, çürük binalar öldürüyor' diye. Enkaz altında kalarak, evinin çatısı altında kalarak can verdi canlarımız. Depremi, deprem olunca hatırlar olduk. Sonrasında balık hafızamız, bize unutturuyor yaşanan acıları. Nice büyük depremler yaşadık. 1999 Gölcük depreminin bile üzerine sünger çektik. Ta ki, Elazığ 6.8'i yaşayana dek. Ama şu saatten itibaren, artık yetkililerin ve hatta büyüklerimizin, acilen ne yapılmasını konuşması gerekmiyor mu?

* * *

Bilim insanları 'Türkiye bir deprem ülkesi' diyerek bu gerçeği sürekli hatırlatıyor. İşte Antalya. Deprem risk seviyesi artmış. Yenilenen Türkiye Deprem Riski Haritasına göre. Antalya 4'ncü seviyeden 2'nci seviyeye yükselmiş. Ve dahi 1998 ile yapı denetiminin başlatıldığı 2001 yılları arasında yapılmış binaların çok riskli olduğu belirtiliyormuş. Ama gelin görün ki; rant sevdası nedeniyle özellikle de Lara bandında inşa edilmiş çok katlı binalar insanı ürkütüyor. Kaç katlı olduğunu saymakta bile zorlanılan bu lüks binalar inşa edilirken, Antalya'nın deprem riskinin 4'ncü seviyeden 2'nci seviyeye çıkarıldığını bilmiyor muydu acaba inşaat sektörü?