Efsanelere bayılırım çünkü akılda kalır. Olaylar unutulur gider ama efsaneler asla unutulmaz.

Rivayete göre iki düşman krallığın çocukları birbirine aşık olur. Prens ve prenses babalarına evlenmek istediklerini söylerler fakat krallar bu duruma karşı çıkar. Aşıklar çareyi kaçmakta bulur ve sözleşirler. Prenses Kızlar Sivrisi’ne çıkıp prensi beklemeye başlar (aşk insana neler yaptırıyor; prenses dağcı falan olabilir). Prens ise yolu karıştırıp başka bir tepeye çıkar (ah bu erkekler). Başka tepelerden birbirlerini görürler ve prens sevdiği kadının yanına gitmek için tekrar yola koyulur. Hikayenin sonu belirsiz ya donarak ölürler ya da aşıklar birbirine kavuşur. Başka bir rivayet ise dağın soğuk ve sapa coğrafyasında bir gece kalan kızların rüyalarında kısmetlerini gördüklerine inanılır.

Gözümüz hep zirvelerde; Bey Dağları’nın en yüksek doruğu 3086 metre yüksekliğindeki Kızlar Sivrisi. Zirvelere merak sardığım bir dönemde buraya keşif gezisi yapmıştım. Tahmini 2 sene önce falandı. Kızlar Sivrisi Elmalı ilçesinde bulunuyor. Elimizde iki seçenek mevcut; birinci seçenek Elmalı’nın Küçük Söğle Köyü’ne TODOSK’un evine ulaşıp buradan başlayabilirsiniz. İkinci bir seçenek ise Avlan Gölü'nün yukarısında bulunan Sedir Araştırma Ormanı’ndan çıkış yapabilirsiniz.

Sedir Araştırma Ormanı’nın kapısında güvenlik var. İzinsiz kimseyi içeri almıyorlar. Başta biraz tepki göstermiştim ama içeriyi gördükten sonra isabetli bir karar olduğunu düşündüm. İçeride asırlık sedir ağaçları ve  cennetten köşeler mevcut.

Bütün hazırlıkları yaptıktan sonra ne olduysa bir türlü gidemedik ve tamamen aklımdan çıktı, ta ki bir hafta öncesine kadar. Elmalı’nın bir köyüne giderken bir an değişik bir hisse kapıldım, sanki izleniyordum, içimi bir heyecan kapladı. Saçma sapan kıpırdanırken başımı kaldırdığımda kocaman siluetiyle dimdik karşımda dikiliyordu. Heyecanla çığlık attım “Kızlar Sivrisiiiii” diye, unuttuğum bütün duygularım bir anda geri geldi. Sanki ona bir söz vermişim de sözümü tutmamış gibi kendimi biraz kötü ve mahcup hissettim ve Mevlana’nın şu sözleri kafamda yankılanmaya başladı; "Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden önce açar ne de güneş vaktinden erken doğar. Bekle, senin olan sana gelecektir"...

Bazen hayat böyledir; nasip olmadıkça isteklerimizin kıyısından köşesinden döneriz. O an aklıma TODOSK geldi ve telefonuma sarıldım. TODOSK; Toroslar Doğa Sporları Kulübü, her sene buraya etkinlik düzenliyor. Yaklaşan etkinliklere baktığımda gözlerime inanamadım. 29. Ulusal Yaz Dağcılık Şenliği adı altında 29-30 Haziran tarihinde, Sedir Araştırma Ormanı’nda kamp atılarak Kızlar Sivrisi tırmanış etkinliği yapılacak. İlk işim kulübü arayıp kayıt yaptırmak oldu ve haberi bütün sevdiklerimle paylaştım.

Deneyimlediğim kadarıyla zirveler seni istemedikçe geçit vermiyor. Bunu Dedegöl zirvesinde öğrenmiştim. Dedegöl’e ilk çıkışımda zirveye çok yakın bir yerden dönmek zorunda kalmıştık, resmen bize geçit vermemişti, korkutmuştu, bizi kabul etmemişti. Tepemizde dolanan o kara bulut ve şahinler aklıma geldikçe hala tüylerim diken diken oluyor. İkinci çıkışımda bize zirveye kadar güzel bir kelebek eşik etmişti ve zirve yapabilmiştim. Kulağa çılgınca gelebilir ama ne demek istediğimi zirve düşkünlerinin anladığını düşünüyorum. Zirveler yoğun enerji alanları; yüreğiyle bakan kimse bunu inkar edemez. Doğanın işaretlerini takip etmek her zaman güvende hissettirir.

Kızlar Sivrisi bana bir işaret gönderdi ve buna resmen ‘geçiş izni’ diyorum. Bekle beni Kızlar Sivrisi, geliyorum…