Savaş, yoksulluk, pahalılık, hastalık ve doğal afetlerle geçen günler ve aylar yaşıyoruz. İnsanın içini ısıtan hiçbir şey yok! Dünden itibaren en azından içimizdeki karamsarlığı aydınlatan güneşin sıcağını yüzümde hissettim.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Bahar Geliyor” adlı şiirinde, “Göreceksin neler olacak yarın” derken tüm umutların yeşereceğini müjdeliyor gibiydi sanki o sıcaklık;

“Damlardaki kar, saçaklardaki buz

Kanı kaynayan suya dar geliyor.

Haberin var mı?

Oluklardan akan su sesinde bahar geliyor.

***

Edip Cansever’in “İkindiüstü” adlı şiirinde alabildiğine bahar kışkırtıcıdır, özgürlük vardır o dizelerde;

“İnsan her şeye alışıyor/ Sıcak bahar ikindilerine

Harbe, sevda çekmeye/ Küçük gazetecim her gün böyle mağrur.
Benim vanilya kokulu dondurmacım/ Gene kapı önlerinde.
İşte taze ikindi güneşim/ Pencerelerde küçük sarışınlar”

***

Orhan Veli, “Beni böyle havalar mahvetti!” dese de

Bir başka şiirinde bahar gelince biraz daha âşıktır.

“Sanma ki derdim güneşten ötürü; / Ne çıkar bahar geldiyse? 
Bademler çiçek açtıysa?/ Ucunda ölüm yok ya. 
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten/ Güneşle gelecek ölümden 
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,/ Her bahar biraz daha aşığım” 

***

Ahmed Arif’in, Diyarbakır zindanlarından sevgiliye seslenişidir bahar:

“Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışsın gibi düşünüyorum.”

***

Nazım Hikmet de zindandan baharı müjdeler karısına;

‘Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar.
Dışarda, bozkırın üstünde birdenbire
taze toprak kokusu, kuş sesleri ve saire
Dışarda bahar geldi karıcığım, bahar,
dışarda bozkırın üstünde pırıltılar
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet,
suyu donmayan testi
ve sabahları çimentonun üstünde güneş’

Bu sabah Antalya’da güneşi gördüm. Umutlandım.

Güneşin sıcağını yüzümde hissettim