68 yaşında ölen Osman Gazi kendisine 'Ey Oğul' diye uzunca bir nasihat çeken Şeyh Edebali'yi dinlemiş.

'Ey Oğul; Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.'

Osman Gazi 27 yıl tahtta kalmış. 7 oğlu ve bir kızı olmuş.

Osman Gazi, Şeyh Edebali'nin her öğüdünü yerine getirmiş bir devlet adamı olarak tarihte yerini almıştır. Gücünü, kuvvetini, aklını iyiden güzelden yana kullanan, milletine sırtını çevirmeyen, adaletli ve açık sözlü, mücadeleden yılmayan, kibir taslamayan, nefsine hakim olan, savaş çıkarmaktan kaçınan, geçmişini bilen, bilim ve irfan sahibi bu devlet adamı bu dünyadan göçerken para, mal, mülk ve yakınlarına evler saraylar değil bakın neler bırakmış:

‘Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş (ok kılıfı), birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık.’

720 yıl önce bir imparatorluk kuran Osman Gazi 27 yıl kaldığı tahttan inip öldüğünde bıraktığı miras bu işte.

O döneme göre bir servet mi?

Zannetmem!

Miras yerine şerefli bir ad bırakmış.

Bugünlere bakarak nasıl yorumlarsınız?

Hükümet ederek zengin olan kaç kişi tanıyorsunuz?

Hükümet etmek bir meslek midir?

Şeyh Edebali'nin sözüdür;

'Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.'

Sözüm Osmanlıcılara. İstanbul sokaklarında Osmanlı kıyafetleri giyerek dolaşanlara ve onlara yol veren zihniyete.

Örnek alacaksan Osman Gazi’yi alacaksın.

***

Dünden bugün aforizmalar

Hatay müzesindeki bir lahit duvarında, MS 65 yılında ölen Seneca isimli düşünüre ait bir yazı var.  

‘Para ile satın alınan sadakat, daha fazIa para iIe de satılır.

Başlayan her şey biter.

Büyük bir servet, büyük bir köleliktir

Ölüm, bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur.

Yeryüzünde gün ışığına layık olmayan nice insanılar vardır ama güneş her gün yeniden doğar.

Hayatı komedi sananIar, son espriyi iyi düşünsünler!

Yaşıyorsak, haIa umut var demektir.

Aza sahip olan değil, çok isteyen fakirdir.

Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır, yaşamın anlamını kaybetmek.

Unutmazsan senin, affetmezsen onun canı acıyacaktır.

Unutma, affetmek ve unutmak sadece iyi insanların intikamıdır.

Ey hayat, senin bu kadar önemIi tutunman ölüm sayesindedir.

Unutma ki, birIikte oIduğun insanın geçmişini kurcalamak, onunIa kurmayı düşündüğün geleceği yok etmekten başka bir şeye yaramaz.

İnsanları tanımak için onIarı sınamaktan korkmayın; çünkü kaybedilmesi gerekenIer, en önce kaybedilmelidirler.

Gençliğinde bilgi ağacını dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge buIamaz.’

Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, Seneca’nın dediği gibi, güneş ışığına layık olmayanlara da güneş her gün doğuyor.

Sadece ölüm her şeyi eşitliyor.

Üzerinizden güneş eksik olmasın.