Antalya’da aynı özel hastaneye iki kez gittim. İkisinde de başıma gelmedik kalmadı. Gitmez olaydım. 2021’de KOAH teşhisi konuldu. Akciğer filmi, solunum testi, olmadı bir de renkli tomografi... Sol ciğer yana kaykılmış! Fısfıs verdi doktor. KOAH’tan geriye dönüş yokmuş. 3 ayda bir o özel hastaneye gittim. Dünya masraf. Film, solunum testi vb. 2 yıl böyle sürdü. İlacım sadece fısfıs! 2023 yılı sonunda bu kez aynı özel hastaneye bir başka araz için gittim. ‘50 yaşından sonra kolonoskopi zorunlu'ymuş. Neyse, Anesteziden çıktım, karnımda bir ağrı, ölüyorum. Beni yeniden bayılttılar, yeniden içime girdiler. Gözümü açtığımda özel bir odada, ağzım, burnum, kollarım hortumlarla çevrilmiş. Başımda kardeşim Uğur, "Abi, Kolonoskopi yaparken kalın bağırsağını delmişler, tekrar girip kestikleri yere stent takmışlar" dedi. Ben o ağrıdan kurtuldum ama hastaneyi, doktoru mahkemeye mi vereyim, ne yapayım şaşkınım! İzmir’den bir doktor arkadaşımı aradım, "Yahu sen ölebilirdin, kurtardıklarına şükret" deyince sustum. Bu teknik hata meğer 3 bin kolonoskopide bir olurmuş. O da bana isabet etmiş. Neyse özel hastaneye ilk kolonoskopi ücreti olan yüklü miktarı ödedik, bir haftalık özel odada yataklı tedavi parasını almadılar! Mahkemeye vermedik.
2023’te benim KOAH ne âlemde duye düşünüp bu kez Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gittim. Doktor özel hastanede ne yapıldıysa aynı şeyleri yaptırdı. Film ve solunum testi istedi. Değerlere bakan devlet hastanesi doktoru "Sende KOAH yok, belki astım olabilir. O fısfısı da bırak. Eğer seni rahatlatıyorsa arada sırada çek" deyince rahatlamış bir şekilde hastaneden ayrıldım. Şimdi çok iyiyim. 
2023’te benim özel hastane aşkım yeniden tutuştu, bu kez kulaklarım için bir başka özel merkeze gittim. Evdekiler mırmır konuştukları için bazen duyma zorluğu yaşıyorum. Ben onlara "Yüksek sesle konuşun" dedikçe onlar bana "Baba, Dede sen sağırsın" muamelesi yapıyorlar. Bu da gücüme gittiği için 'İyidir, o merkeze git" dedikleri yere gittim. Bir muamele ki sanki başbakan gelmiş, kapıda karşılamalar, form imzalatmalar, ikramlar vb... Neyse bir odada sesler dinlettiler. Doktor, "Amca senin evde kaç kadın, kız sesi var" diye sordu. "Çoğu kadın, çocuk" dedim. "Hah işte sen tiz sesleri duymuyorsun. İki tane kulaklık takman gerekiyor" deyince "Eyvah o ihtiyar kulaklıkları mı takacağım" diye yakındım. "Yok amca şimdi sadece kulağın içine soktuğun küçük duyma cihazı kullanıyorlar, bunlar hem de pilli" dedi.
Yahu, uzaya gideriz, uydu fırlatırız, teknolojimiz Almanya ve Fransa’yı kıskandırır fakat nedense bir kulaklık, işitme cihazı yapamayız. Kulaklık yabancıların tekelinde. İthal hepsi. Bir sürü dünya markası çeşit çeşit. Sordum fiyatlarını bir kulak için 25 bin lira, iki kulak 50 bin lira... Bu yazıyı yazdığım gün bir daha sorayım dedim telefonla bugün kaç lira olmuş kulaklıklar? Sıkı durun bir kulak 40-50 bin liradan başlıyormuş! İki kulak 100 bin lira.
Özel merkezden sinirle kalktım. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittim. Ölçtüler, biçtiler, ses dinlettiler. Doktor "Amca tiz sesleri çok az duyuyorsun doğru, şimdi sana rapor yazayım hazır olsun. Hemen gidip kulaklık alma. 6 ay sonra gel bir daha ölçelim. O zaman eğer ilerlemişse o da istersen bir adet alırsın" deyince bir rahatladım ki. Belki o güne kadar işitme cihazı fiyatları düşer!
Fısfıstan kurtuldum. Bizimkiler biraz daha yüksek sesle konuşsa ne iyi olur!  Mırmırdan da kurtuldum mu tamam, değmeyin keyfime
Sağlıkla kalın...