*** Geçtiğimiz sezon devre arasında takımın başına gelen ve 'Küme düştü' denilen 14 puandaki takımı lig sonunda 45 puanla 9. sırada tamamlamasını sağlayan bir teknik direktörün 3 hafta kredisi olmamalıdır. Futbolda elbette dün yoktur. Her zaman bugüne bakılır ancak bir teknik adam 3 hafta kötü sonuçlar alınca gönderilemez. Açıkçası Tamer Tuna ile yolların ayrılması kararı sportif başarısızlıktan değil, farklı nedenlerden ötürü gerçekleşti. Çünkü geçen sezonu bu kadar başarılı geçirmiş, tarihe geçmiş, yönetim tarafından başarı plaketi verilmiş, stadyuma afişleri asılmış bir ismin 3 hafta takım kötü sonuç aldığı için gönderilmesi bana çok mantıklı gelmiyor. Mutlaka bu ayrılıkta, sportif başarısızlıktan ziyade çok daha önemli nedenler vardır. Örneğin; sahaya sürülen kadro seçimi, yapılan transferler, hocanın gençlere olan bakış açısı, ilgisi, futbolcuların hoca ile olan iletişimi, bazı 'yıldız' isimlerin hoca ile anlaşamaması gibi… Ben Tamer hoca ile yolların ayrılacağını bekliyordum ancak bu kadar erken bu değişikliğin yaşanacağını düşünmüyordum. Şu da bana gösterdi ki, sadece Tamer hocanın kafası değil, herkesin kafası karışıkmış…
Herkesin kafası karışık
İhsan Coşkun
26 Ekim tarihinde 'Kafası Karışık' başlıklı bir köşe yazmıştım. Yani Başakşehir maçının hemen ardından.
Tamer Tuna'nın Başakşehir karşısına sürdüğü ilk 11'i ve taktiksel dizilişi eleştirmiştim. Geçtiğimiz sezonun şampiyonuna karşı böyle kadro seçimi ve taktiksel diziliş ile sahaya çıkmanın ise iki nedeni olabileceğini söylemiştim.
Neydi onlar?
Ya hocaya ' bu oyuncuları oynat' diye baskı yapılmış olabilir yada hoca bir yerlere mesaj verme derdine düşmüştür.
Kaldı ki, Başakşehir maçının hemen ardından ise Tamer hoca yaptığı açıklamalarda da yönetim ile arasında ciddi anlamda fikir ayrılıklarını olduğunu üzeri kapalı da olsa anlatmaya çalışmıştı.
Böyle olunca da Antalyaspor'da ki geleceği fazla uzun sürmedi. Ve ben yazdıklarımda haklı çıktım.
Yorumlar