Oyuncak dünyasının en ikonik figürlerinden biri olan Barbie, yıllardır çocukların gönlünde taht kurmuş bir marka. 1959 yılında Ruth Handler tarafından kızı Barbara’dan esinlenerek yaratılan Barbie, dünya çapında büyük bir marka haline geldi ve o günden beri popülerliğini korumaya devam ediyor.

Barbie, sadece bir oyuncak bebek olmanın ötesine geçerek birçok sektörde de teknolojinin gelişimiyle kendine yer edindi. Barbie baskılı çantalar, tişörtler, havlular, perdeler… Aklınıza gelebilecek her türlü eşyada baskısı kullanılarak dev bir marka haline geldi.

Barbie'nin en belirgin özelliği, zarif ve uzun bacakları, ince beli, pürüzsüz cildi ve uzun sarı saçları... Bu fiziksel özellikler, eleştirilere ve tartışmalara yol açtı hep. Hatta bazı kadınlar olayı fazlasıyla abartıp sayısız ameliyatla kendilerini Barbie’ye benzetmeye çalıştı. Çünkü Barbie demek mükemmellik ve güzellik demekle eş değer. Hatta çoğu zaman güzel bir kadından bahsedilirken ‘Kıza bak Barbie gibi’ cümlesi kullanılır oldu.

Barbie, çeşitli mesleklerden, hobilerden ve sosyal rollerden ilham alan geniş bir koleksiyon sunar.  Bu anlamda baktığımız zaman kız çocuklarının yaratıcılığını artıran, ilham veren bir potansiyeli de bulunuyor. Doktordan astronota, veterinerden şefe kadar her meslek Barbie'nin dünyasında yerini aldı. Bu, kız çocuklarına sınırlarının olmadığını ve hayal edebilecekleri her şeyi başarabileceklerini gösteriyor.

Uzun bir süredir merakla beklenen Barbie filmi seyircisiyle buluşmak için gün sayıyor. Bütün dünyada tanıtımı yapılan geniş bir oyucu kadrosuna sahip film, 21 Temmuz’da vizyona giriyor.

Konusu ise Barbie, yaşadığı dünyanın koşullarına uymayan bir kadındır. Yaşadığı dünyanın ‘mükemmel kadın’ imajına uzak olduğunu fark eden Barbie, yaşadığı fantastik dünyadan dışlanır ve kimsenin iletişim kurmak istemediği biri haline gelir. Uyum sağlayabileceği bir dünya bulma umuduyla bizim yaşadığımız gerçek dünyaya bir yolculuğa çıkar.

Yani bizim Barbie’yi fena incitmişler, bak sinirlendim şimdi. Konu bayağı ilgimi çekti, azıcık tırsmadım da değil. “Sana bunu yaşatan hayat bize ne yaşatmaz be Barbie’m” demekten kendimi alıkoyamıyorum ve Barbie filmini sabırsızlıkla bekliyorum.