Turist dediğimiz insanlar; genellikle kültürel ve sağlık nedenleriyle gezenlerdir.

Dört mevsim; turistler ülke ülke gezer dururlar. Seyahat acenteleri ve hükümetler ise bu tür gezileri teşvik ederler.

Çünkü turizm; bacasız bir fabrikadır.

Yani ülke ekonomisine döviz kazandıran bir güçtür.

Devletler bu nedenle ülkelerine turist çekmek için en ilginç yerlerin reklamını yaparlar.

Eskiden gazete, dergi ve TV'lerden yapılan bu reklamlar; günümüzde internet üzerinden devam etmektedir.

Ülkeleri gezen turistler, gittikleri yerlerin tarihi ve doğal güzelliklerinin fotoğraflarını, filmlerini çeker ve bunları dönüşlerinde eş ve dostlarına gösterirlerdi.

GÜNÜMÜZDE TURİSTLER

İnternet ve cep telefonları, insanların turizm anlayışını değiştirdi. Ellerinde şehir haritaları ile gezen turistler; günümüzde cep telefonlarına bakarak gidecekleri yerleri görebiliyorlar. Gittikleri şehrin tarihi ve turistik bilgilerini öğrenebiliyorlar. Otel, motel, pansiyon, lokanta, kafe, banka ve daha neler var biliyorlar. Hatta arabalarıyla seyahat edenler navigasyon denilen yol gösterici aletle gidecekleri yere rahatlıkla ulaşabiliyorlar.

TURİZM BİTMEZ

Bu teknoloji var oldukça; turizm her geçen gün bir çığ gibi büyüyeceğine inanıyorum.

Hatta turistler, yaptıkları sanal seyahat ile gerçek ülkelerden, gerçek alışverişler yapmaya devam edeceklerdir.

Ülkeler böylelikle turizmden kazandıkları dövizlerle; yaptıkları yatırımlarla daha refah ve mutlu birer ülke olacaklardır.

AMAN DİKKAT

Her turistin, canlı yayın yapan bir TV gibi olduğunu unutmamak gerekir.

On sene önce Üçkapılar'ın fotoğrafını çeken bir turistin fotoğrafında görünen bir dilenci, bakanların belki dikkatini bile çekmeyebilirdi. Ama bugün çekilen her fotoğraf ve video, internet ortamında tüm dünya ülkelerindeki takipçileri tarafından izlenilmektedir!

Garip ama gerçek bu!

NE YAPMALI?

Bilhassa tüm kurumlar ve belediyeler; çevrelerine bakıp mutlaka bir 'görsel temizlik' kampanyası yapmalıdırlar.

Her yer ve her şey tertemiz olmalıdır.

Ancak bu anlayışla kente gelen turistleri rahatlıkla ağırlayabiliriz.

Kaleiçi İmaret Sokak'ta yanan evlerin birer çöplüğe dönüşmüş fotoğraf görüntüleriyle değil elbette!

Duvarları kirli, tarihi yerlerinde hiçbir bilgi levhası olmayan, sokakları hala harabe evleriyle dolu bir Kaleiçi olmamalıdır.

İşte o zaman çekilen güzel görüntüleri izleyenler; o güzellikleri görmek için sanal değil de gerçek bir turist olarak ülkemize gelecektir.

BENİ ÜZEN

Ankara, İstanbul, Antalya dahil bütün illerimizde sayısız tarihi ve doğal güzelliklerimiz olmasına rağmen bunların çoğu harabe halinde durmaktadır.

Turizm Bakanlığı bunların sahibi sanılıyor ama değil. Vakıflar da dahil; bu ülkenin tarihi, doğal ve dini hiçbir eserini tam olarak onaramamaktadırlar.

Asırlık mezarlıklar ve mezarlıktaki mezar taşları kadar civarındaki diğer yapılar yıllardır sahiplenmeyi bekliyorlar!

Onlar bilinen tarihi yapılardan bir kaçını restore ediyor görünüp; diğerlerini es geçmektedirler.

Kaleiçi, Balbey, Haşim İşcan ve buna benzer yerlerdeki yapılara bir bakın, ne göreceksiniz?

Koskocaman bir 'hiç'…

Ama siyasi yatırımlar zamanından önce bitirilmektedir.

Madem turist gelsin, ülkemize bol bol döviz girsin diyoruz; o halde biraz onların ilgisini çekecek olan yerleri biran önce restore edelim. Ama bitmeyen restorasyonlara da girmeyelim lütfen!

CAZİBE MERKEZİ

Yıllardır Kaleiçi'ni gözlemliyorum. Yerli ve yabancı turistler, Kaleiçi'nde umdukları hiçbir şeyi bulamadan gidiyorlar!

Üçkapılar, Kesik Minare, Hıdırlık Kulesi, Yat Limanı; tamam!

Gezen turistler; her hangi bir yere direkt gelmiyorlar. Görüp geçiyorlar. Onları tutacak, oyalayacak hiçbir şey yok!

Yani bir cazibe merkezi yok!

Ben yıllardır bir şeyler yapılır mı diye bakındım durdum ama nafile! Kaleiçi'ni gezip dolaşıp gidilecek bir yer olarak görüyorlar!

AMA BEN

Evet, sanırım bu cazibe merkezi ben olacağım yakında!

Nasıl mı?

Önceki senelerde Kaleiçi'ni gezen birçok Çinli turist; atölyemde beni izleyip bunu internet ortamına taşımışlardı.

Daha önce gelen birçok Avrupa, Amerika ve Japonyalı turistlerle de sanatsal iletişimlerim oldu. Onlar beni ve ben de onları çok sevdim. Ülkemizden iyi anılarla ayrılmalarını istedim.

Resimlerim, kartpostallarım ve onların dillerinde yaptığımız güzel sohbetler; birbirimiz ve ülkelerimizi sevmemizi sağladı.

Ve 2021'de başlayan Rus ve Ukrayna ağırlıklı turistlerin Kaleiçi'ni gezdiklerini gördük.

Sanat ve kültüre düşkün olan bu turistlerin atölyemi ziyaretleri beni çok memnun etti. Çalışmalarımı ve beni görüntüleyenlerin bu güzel insanlar internet ortamında bunları paylaşmışlar.

'Seni internette gördük. Onun için geldik' diyen turistlerin; atölyeme gelmeleri, resimlerimi incelemeleri ve beni de görüntülemeleri üzerine; ziyaretçi sayımda epey bir artış oldu.

KALEİÇİ HER ZAMAN BİR CAZİBE MERKEZİ

İşte benim beklediğim, dualar ettiğim olay budur.

Bu vesileyle beni görmek için gelen turistler; gelirken ve giderken birçok yer ve dükkan görecek; eminim oralardan da alış verişler yapmaya devam edeceklerdir. Böylece Kaleiçi'nin imajı daha da güzelleşecektir, zenginleşecektir diye düşünüyorum.

İşte bu yüzden de çok mutluyum.