İnsanın içi acıyınca, adına yazı denilen araç da yolunu yitiriyor. Issızlaşıyor, sessizleşiyor. İnsanın çaresizliği, yazının çaresizliği ile buluşuyor.

Kırıcı sözler, insana yakışmayan benzetmeler, iftiralar. Gündemi takipte zorlanıyorsunuz. Bu toz duman içinde ne eksik biliyor musunuz?
Mizah!

***

Rahmetli Demirel bu fıkrayı çok sık anlatırdı. Eskiler bilir, yeniler için yazıyorum;

Eski sadrazam, yeni sadrazama görev devrederken kapalı 3 zarf bırakmış:

'Başın sıkışırsa birinci zarfı, biraz daha sıkışırsa ikici zarfı, çok sıkışırsa da üçüncü zarfı açarsın!' diye öğütlemiş.

Yeni gelen bir süre uğraşmış, didinmiş, işleri düzene koyamamış. Her şey daha kötüye gidince aklına eski sadrazamın kendisine bıraktığı zarflar gelmiş. Birincisini açmış. Mektupta 'Senden öncekileri kötüle!' diye yazılı. Başlamış kötülemeye. Gidene, demediğini bırakmamış ama fayda etmemiş.

Bu kez ikinci zarfı açmış: 'Etrafını kötüle!'

O da bunu yapmış ve çevresi için demediğini bırakmamış ama yine işler berbat!

Bu sefer 'Son çare' diyerek üçüncü zarfı açmış.

Zarftan çıkan küçük pusulada şunlar yazılı:

'Sen de üç zarf hazırla!'

***

Ormanlar kralı aslanın ayağına diken batmış. Acılar içinde kıvranırken, oradan geçen bir kurda seslenmiş. Ayağındaki dikeni çıkarmasını istemiş. Kurt 'Diğer ayağını bağlatırsan dikeni çıkarırım' demiş. Arslan boyun eğmiş. Kurt dikeni çıkardıktan sonra, aslanın ayağını çözmeden, hemen kaçmış. Aslan, bu kez yoldan geçen tilkiye, dil dökerek, yalvararak, ayağını çözdürtmüş.
Daha sonra doğru karısıyla yavrularına koşmuş, 'Haydi, artık buradan göçüyoruz' demiş. 'Niçin' diye sormuş ailesi. ''Kurdun bağlayıp, tilkinin çözdüğü yerde duramam da ondan' demiş aslan.

***

Kilisenin papazı vaaz vermektedir. Birden kapı açılır, canhıraş feryatlar: 'Irmak taştı. Köyü su bastı. Sel buraya doğru geliyor.' Papaz yerinden kıpırdamaz. Kaçanlardan biri 'Yahu gelsene!' der. Papaz, Tanrı'nın kendisini koruyacağından emindir, kiliseden çıkmaz. 'Gidin' der: 'Tanrı beni korur!' Sular yükseldikçe papaz çan kulesine tırmanmaktadır. Bir tekne yanaşır: 'Atla!' derler. Papaz kurtarılacağından emin yanıtlar: 'Gidin. Tanrı beni korur!'

Helikopter gönderirler, ip merdiveni salarlar. Papaz oralı bile olmaz: 'İstemem, Tanrı beni kurtarır!'

Sonunda sular iyice yükselir, Çan kulesini aşar ve Papaz sizlere ömür. Papazı ahiretin kapısında melekler karşılar, 'Hoş geldiniz, buyurun!' derler. Papazın yüzü asıktır: 'Yüce Tanrı'ya biraz kırgınım. Hep O'na dua ettim, İbadetimi hiç aksatmadım, beni her türlü felaketten kurtaracağından emindim. Halimi görüyorsunuz, beni sulara teslim etti. Boğuldum! Bu bana yapılır mı?'

O sırada yukarıdan, Tanrı'nın sesi gelir: 'O aptala söyleyin ona iki tekne ve bir helikopter gönderdik kurtarmak için, başka ne yapacaktık!'

Kıssalar bunlar, hisseleri siz çıkarın!