Sene 1778, günümüze kadar ulaşan en güzel söz ve bestelerin sahibinin doğduğu yıl. Hammamizade İsmail Dede Efendi, yüzyıllar önce aşık olmuş, “Yine bir gülnihal” demiş ve nasıl zamansız, sonsuz bir eser bırakmış bize, bizden sonraya.
***
Sabah mahmurluğu üzerimde, gözlüğüm nerede, ben neredeyim, saat kaç, kedim uyanmış… Rutin bir alışkanlıkla telefonuma dokunuyorum, Fazıl Say dinleyerek yeniden uykuya, rüyalara dalıyorum. İşe geç kalıyorum, ne fena ama piyanonun tuşları devam ediyor çalmaya zihnimde. Bilgisayarı açmadan, yeniden bir Fazıl Say albümü arayıp buluyorum: ‘Say Plays Say’ dinleyin, huzur bulacaksınız. ‘Yine bir gülnihal’ i Fazıl Say’ın yorumuyla dinlediğinizde, başka bir esere geçmek istemeyeceksiniz, en azından uzun bir süre. Ben takıldım kaldım, ‘yine bir gülnihal, aldı bu gönlümü’
***
‘Yine bir gülnihal’in yazılış öyküsü birçok kaynakta, İsmail Dede Efendi’nin müzik dersi verdiği genç bir kıza aşık oluşunu anlatır.
“Ateşin ruhleri
Yaktı bu gönlümü
Pür eda pür cefa
Pek küçük pek güzel”
***
Bu eserle ‘vals’ müziğinin romantik ritimleri ilk kez Osmanlı müzik sanatına dahil olmuş. O yıllardan bugüne, şimdiki gibi sağlıklı kayıtlar tutulabilseydi, İsmail Dede Efendi ‘nin daha birçok eserini dinleme şansımız olurdu. 500 e yakın bestesi varmış. Güftesi (sözleri) ve bestesi kendine ait olan ‘Yine bir gülnihal’ ile birlikte yine dinledikçe içimde çiçekler açtırıp kelebekler uçuran bir bestesi daha var İsmail Dede Efendi ‘nin. Bu bestenin sözleri ise; 19. yüzyıl divan şairlerinden Enderüni Vasıf’a ait:
“Ey büt-i nev eda
Olmuşum müptelâ
Aşıkım ben sana
İltifat et bana”
***
Üniversitede Osmanlıca dersleriyle tanışına kadar, ortaokul ve lise yıllarında edebiyat derslerinde, en sevdiğim konular eski edebiyat eserlerini tanıyıp her kelimenin Türkçe anlamlarını öğrenmekti. Şairin sevdiğine seslenişi, çocuk aklımda ‘Aşk’a dair hayallerimi şekillendirirdi. Tabii yıllar sonra, böyle tutkulu sevgilerin ancak şiirlerde yaşanabildiğini öğrendim. Olsun yine de iyi ki yazmışlar, bestelemişler ki şu an, dinlemekten ve okumaktan haz aldığımız eserler miras bırakmışlar bize.
***
Rast makamından devam edelim:
Fazıl Say’ın piyanosundan
“Görmedim kimsede
Böyle bir dilruba
Böyle kaş böyle göz
Böyle el böyle yüz”