Gazeteciydi, yazardı, şairdi. İşçilerle, çiftçilerle ve ezilen halkla her zaman yakınlık kurardı. Dürüsttü. Zarifti. Halkın her kademesini kucakladı. Yaşlı bir teyzenin, 'Karaoğlan nerede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyorum' demesi sonucunda 'Karaoğlan' lakabı aldı ve bu lakap siyasal hayatında isminin önüne geçti. Hamaset nutukları çekmedi, lafta değil gerçekte bir gece ansızın 'Ayşe tatile çıktı' diyerek Kıbrıs'a çıktı. Kıbrıs'ta yaşanan acılara son verdi. Kıbrıs'ı Türkleştirdi, Karaoğlan lakabından sonra Kıbrıs Fatihi oldu. Lakabı dağlara taşlara yazılan Karaoğlan Bülent Ecevit, 5 Kasım 2006 tarihinde vefat etti. Bülent Ecevit'i 14'üncü ölüm yıldönümünde anıyoruz. 28 Mayıs 1925 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Kastamonu milletvekili Prof. Dr. Fahri Ecevit ile ressam Fatma Nazlı'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Robert Koleji'nden mezun oldu, 1946 yılında Rahşan (Aral) Ecevit ile evlendi. Çeşitli gazete ve dergilerde yazarlık ve yöneticilik yaptı. 1957 senesinde milletvekili oldu. Başbakanlık yaptı, suikasta uğradı, linçten kurtuldu. Karalamalar yaşadı. 20 Temmuz 1974′te Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirdi. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra gözaltına alındı, siyaset yapması 10 yıl yasaklandı. 1987'de siyaset yasağı kaldırılınca Demokratik Sol Parti genel başkanlığına getirildi. 2002'de partisi barajı aşamayınca aktif siyaseti bırakma kararı aldı. 5 Kasım 2006'da geçirdiği beyin kanaması sonucunda 81 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Onun liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk kez bir sol parti, yüzde 41 ile en yüksek oyu alan parti oldu. Bülent Ecevit'in şairliğinde vatan, insan ve doğa sevgisi üstün olmuştur. 'El ele büyüttük sevgiyi' şiiri ile ve saygıyla anıyoruz.

*** Birlikte öğrendik seninle avcumuzda yüreği çarpan kuşa sevgiyi. Elele duyduk kumsalda denizin milyon yılda yonttuğu taşa sevgiyi. Tırtılları tanıdık seninle baharda tırtılken daha sevmeyi öğrendik sevgiden üreyen kelebeği. Toprağı evimiz gibi sevdik seninle birlikte sevdik kuru toprakta ev küren köstebeği. Köstebeğinden toprağına taşına tırtılından kelebeğine kuşuna el ele sevdik bu dünyayı. Acısıyla sevinciyle sevdik yazıyla kışıyla sevdik köy-köy ülke-ülke. Gökler gibi sardı dünyayı yağmur gibi sızdı dünyaya dünya kadar oldu sevgimiz. Elele büyütüp el ele derdik el ele derip insana verdik verdikçe çoğalan sevgimizi.