'Dünyaya gerçek bir dahi geldiğinde, onu şu işaretten tanıyabiliriz! Bütün ahmaklar ona karşı birleşmişlerdir.' Jonathan Swift

Tarih 1850. Tıp henüz, mikrop, virüs ve bakteriyi tanımıyor.

Viyana hastanesinin doğum bölümünde doğum yapan her 100 kadından 90'ı 'Lohusa Humması' hastalığından ölüyor. Hastane profesörleri bu ölümleri ebe ve yardımcılarının uğursuzluğuna bağlıyorlar. Fakat genç bir doktor bütün ustalarına karşı çıkıyor.

Dr. Semmelweis, profesörlerle aynı fikirde değil. O, tıp öğrencilerinin kadavraları kesip biçtikten sonra, ellerini hiç yıkamadan doğumhanelere girip çıktıklarını görüyor ve kendi bölümünde, tüm doktor ve doktor adaylarının doğumhanelere girmeden önce ellerini kireçli su ile yıkamalarını istiyor. Bu küçük istek kısa zamanda etkisini gösteriyor ve lohusa hummasından ölüm oranı, çok aşağılara düşüyor.

Ancak hastanenin ileri gelen profesörleri, doktorların da yoğun ısrarı üzerine Dr. Semmelweis'in bu küçük değişikliğine karşı çıkıp onu hastaneden kovuyorlar. 'Bizler saygın kişileriz. Pis insanlar değiliz!' diyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi onun bir doktor değil, şarlatan olduğunu etrafa yayıyorlar.

Onu bir tımarhaneye kapatıp, deli gömleği giydiriyorlar. Bu dahi doktor, yalnızlıktan ve açlıktan çıldırarak henüz 47 yaşındayken hayata gözlerini kapıyor.

Biz bugün o doktoru bu duruma getiren profesörlerin hiçbirinin ismini bilmezken, Dr. Semmelweis'in isminin tıp tarihine altın harflerle yazıldığını görüyoruz.

Dr. Semmelweis'a, ölümünden sonra iade edilen itibarıyla birlikte, adı üniversitelere verildi, heykelleri dikildi. Ellerin yıkanarak temizlenmesi, günümüzde de modern tıbbın bulaşıcı hastalıklardan korunmada önerdiği en doğru ve pratik yöntem olarak kabul edildi.

Ona 'Annelerin kurtarıcısı' lakabı taktılar.

* * *

Sevdiğim sözler;

'Cehalet, yenilmesi gereken en büyük düşmandır' (Mustafa Kemal Atatürk)

'Sadece iki şey sınırsızdır. Evren ve insanoğlunun ahmaklığı. İlkinden o kadar emin değilim!' (Albert Einstein)

***

İzmirli meslektaşım Gönül Soyoğul, bir Oktay Rifat şiiri paylaşmış. Ben de aynı durumdayım.

'ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
boğazımda düğümleniyorsa lokma,
buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
denize bile iştahsız bakıyorsam,
hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
bu darağacı suratlı toplum.'

Siz yine de rahmetlinin deyişi ile

'Enseyi karartmayın.'