Napolyon Bonapart'ın saplantısı Avrupa'nın lideri olmaktı.

Bunu başaramadan sefil biçimde öldü gitti. İstanbul'u da başkent yapacaktı!

Onun İstanbul ile ilgili şu sözleri tarihe geçmiştir: 'Dünya tek devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu.'

Napolyon Bonapart'ın Birleşik Avrupa ideali Waterloo Savaşı ile sona erer.

Ezeli rakibi İngiliz komutan Wellington'a karşı savaşı kaybeder.

Komutanı Mareşal Ney'i yanına çağıran Napolyon, savaşın neden kaybedildiğini sorar.

Komutan Ney, nedenleri sıralamaya başlar; 'Sebep çok Sayın Napolyon. Birincisi barut bitti. İkincisi...' diye devam etmek isteyince Napolyon onu susturur, 'Ötekileri saymana gerek yok' der.

Oysa savaş barut bittiği için kaybedilmemiştir. Komutanları önceki savaşlardaki gibi artık yanında değildir. Napolyon midesinden rahatsızdır. 6 saat süren savaşı yönetmesi mümkün değildir. İngilizler çok güçlüdür.

Fakat Napolyon hırslanmıştır ve bu hırsı ona hata yaptırır.

Mağlubiyet kaçınılmazdır. Bu yenilgi ile Napolyon ve İngiltere arasında 23 yıl süren savaş sona erer,

Napolyon bu savaşı kazansaydı Avrupa'nın tarihi belki yeniden yazılacaktı ama olmadı.

***

GALİP VE MAĞLUP!

Napolyon esir alınır. İngiliz hükümetine sığınır. Komutan Weelington'a şunları yazar...

'İngiliz kanunlarının himayesine sığınıyor ve bu kanunların tatbikini, düşmanlarımın en güçlüsü, en devamlısı ve en alicenabı olan sizden istiyorum.'

Napolyon, 20 yıl hakaret ettiği İngilizlere böyle teslim olur. İngilizlerin himayesinde bir bakımevinde yatalak bir hasta olarak ölür.

İngiliz komutan Wellington'un ise savaştan sonra şu sözleri ibret vericidir: 'Nasıl savaş kaybedilir biliyorum ama hiçbir şey bir insanın bu kadar arkadaşını kaybetmesi pahasına savaş kazanmasından daha acı verici olamaz.'

Tarih hep şunu yazar.

Savaşlar sahada değil, masada kazanılır.

Napolyon'un Birleşik Avrupa hayalinin kırılma noktası budur.

Bir dönem dünyayı titreten adamla ezeli rakibi arasındaki yazışmalardan görüleceği gibi savaş hiçbir sorunun çözümü olmuyor.

Hırs, asla aklın önüne geçmemeli.