Size göre de emeklinin sorunu beka sorunu değil mi? Verilen 10 bin TL aylık nedeniyle hayatlarının sonbaharı kışa dönen emeklinin derdi değil mi? Açlık sınırının altında reva görülen emeklinin maaşı, bırakın kirayı ancak faturalarına yeter. İşte tam da burada işin içine hissiyat giriyor. Emeklinin umutları örselenmiş, geçmişe özlem duyarak geleceği düşler olmuş. Yaşam biçimini geri vitese almış. Buyurun işte, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bile rakamsal anlamda geri adım atmış. Hani enflasyon deyince TÜİK akla gelir ya. Bu kez TÜİK'in de aklına ENAG gelmiş olmalı ki hissedilen enflasyonu yüzde 127 olarak kabul etmiş. Yani TÜİK'e göre de iki farklı enflasyon varmış. Öyle ya Aralık ayında yıllık enflasyon oranını yüzde 64,77 olarak açıklamıştı. Demek ki TÜİK de sonunda hissiyatını kullanmış ve kabul buyurmuş!

***

Enflasyon ve ağırlaşan yaşam koşulları dedik devam edelim, ekonomik daralma, güvensiz yarınlar, 'nasıl çözülecek' diye sorgulanan işsizlik ve dahası ancak tam da bu noktada bir ikilem yaşanıyor. Nasıl mı? İşsizler iş bulamamaktan yakınıyor, farklı sektörler ise özellikle de hizmet sektörü, çalıştıracak eleman bulamamaktan. Bu işte bir tuhaflık yok mu? İş arayan ile işverenin yolları mı kesişmiyor ne oluyor, anlamakta zorlanır olmuş işveren kesimi. Oysa caddeler, sokaklar, kafeler, parklar gençlerle dolu. Acaba diyorum, bulamadığı işi aramaktan bıkkın gençler mi bu kalabalık?

***

Memleket ekonomistlerine göre, iş aramaktan umudunu kesen umutsuzların oranı, bilmem kaç milyona dayanmış. Dahası, gençler yurt dışında ekmek kapısı arar olmuş. Üniversite mezunu, mesleki diploması olan gençlerin durumu daha da vahim. Onların engelli parkuru önlerine çıkan liyakat, yabancı çalışanlar ve dahası. Uzmanların görüşlerine göre de ekonomide yaşanan büyük kayıplar potansiyel işsizliğin nedeni olmuş.

***

Öte yandan, pek çok sektör özellikle de hizmet sektörü, çalıştıracak işçi bulamamaktan yakınır olmuş. Burada en önemli etkenin de uzun süre işsiz kalanların, memleketlerine geri dönüşleri gösteriliyormuş. Tersine göç başlamış sanki denilen bu. Esnaf, bırakın kalifiye elemanı, çalışacak eleman bulamaz hale gelmiş. İki bilinmeyenli denklem misali dengeler bozulmuş. Söylenenler ile yaşananlar senkronize olamıyor gibi.

***

Bu toplumsal sorunun önüne, yeni dinamikler bekleyerek mi geçilir, bunun yanıtı da ekonominin ağa babalarında. İşin uzmanlarına göre, her dört gençten biri işsiz. Bunların yanı sıra evde oturan genç işsizler de var elbet. Ekonomik daralma nedeniyle son yıllarda işini kaybeden genç işsizler, ne eğitimde ne de istihdamda yer alan gençler. Lafı eğip bükmeye gerek yok. Toplum mutsuz ve umutsuz. İşvereni de çalışanı da güvenini yitirmiş, yarının ne olacağı kaygısına düşmüş. İşin uzmanlarına göre işsizlik oranı artarken istihdam oranı da azalıyormuş. Sektörel olarak bakıldığında ise sanayi, inşaat ve tarım sektöründe işsizlik süreleri artıyormuş, Peki, umut var mı? Uzmanlara göre böyle giderse 'hayır’. Bu da hissiyat meselesi değil, gerçeğin ta kendisi.