*** Salgın durmadı. Ama yaşam adeta 'durma' noktasına geldi! 2020 biterken yeni yıla yine uzun yasaklarla girdik. TV kanallarında; yasaklara rağmen toplananlar, kumar oynayanlar ve halay çekenleri görüyoruz! Yasakları çiğneyenlere para cezası vermeyiniz. Onları, Covıd-19 hastalığından yatanların yanına götürüp gösteriniz. Ve onlara 'ceza' olarak o hastanelerde 'hizmet etme' görevi veriniz.
*** Bu fikirlerimi lütfen sizler de ciddiye alın ve uygulamasına hemen başlayalım. Başka türlü bunlarla başa çıkmak mümkün olmayacak. KALEİÇİ Bu salgın yüzünden iyice yalnız kaldı. Esnaf kalmadı! Sokaklar bomboş. Bu salgının biran önce bitip eski güzel günlerine kavuşmak istiyor. YENİLENEN BİR KALEİÇİ VAR Salgının açıklandığı Mart 2020'den sonra yasaklardan dolayı pek sık gidemedim! Ama onuncu ayda (Ekim) Üçkapılar'dan girip Hesapçı Sokak boyunca yavaş yavaş yürümüştüm. Kocatepe Sokak'tan sonraki Mustafa Bakkalın olduğu; o ahşap, ince çıtalı ve eğik duran bina gitmiş; yerine çok güzel restore (!) edilmiş bir bina gelmişti! Onun yanındaki binanın önündeki duvar dibinde; ben 2000 yılı başlangıcında suluboya resimler yapıyordum. Orası da yıkık dökük bir yerdi. Bir baktım orası da restore (!) edilmiş duruyordu. Yalnız bunlar değil daha onlarca binanın yüzleri değişip yeniden hayata döndürülüyordu! FAKAT Restore edilen bu binaların hiç birinde eski güzelliği göremiyoruz. Betonun soğukluğu var. Güzel mi güzel! Bence Kaleiçi bir bütün olarak ele alınmalı ve planlanmalıdır. Yama yaparak o güzelliğe ulaşılmaz. Maalesef hiçbir dönem de Kaleiçi'ne sahiplenenler hep aynı hatayı yaptı. Gelen 'yama' yaptı, giden 'yama' yaptı! Buranın tarihi ve doğal zenginliğini ön plana çıkartacak projeler yapılmadı. Turizme kazandırılamadı. Çünkü gelen turist Kaleiçi'ni görmek için tekrar gelmiyor! Çünkü bir 'cazibesi' yok! Son dönem konakların çoğu yanmış, yıkılmış ve otopark yapılmış! Yeniden restore edilenler ise 'aslına uygun' değiller! Turist akıllı, okuyor, öğreniyor. Geldiği yerde aynı şeyleri var sanıyor ama yok! KESİK MİNARE Turist buraya ne için geliyor? O dönemlerdeki harabeleri yerinde görmek istiyor. Ama bizim 'yamacı' yapımcılar; burası cami diye tutturdular ve göz göre göre 21.y.y.'da yeniden cami yaptılar! Çünkü adı Vakıf olan bir Kurum; burayı Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan daha çok sahiplendi ve tarihin içine tarih (!) kattı. Aylardır etrafı dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş 'restore' adı altında beş-on metrelik 'saç levhalar' ile kapatıldı. Önce 'Kesik Minare' adını alan minareye bir 'külah' geçirdiler. Caminin adı oldu 'Külahlı camii'. Ne Turizm Bakanı ve ne de Kaleiçi'nden bihaber 'turizmciler' buradaki sözde restore işine dikkat etmediler. Ben ilk defa yazdım ve fotoğrafladım. Yayınlandı. 'Çıt' yok; ne üniversitelerden, ne turizmcilerden ve ne de yerel basından! Böylece 'restore/yenileme' adı altında; Kaleiçi tarih sayfaları koparılıp teker teker atılmış oldu! Kim kar etti, kim zarar etti yarın Covid-19 bitip; Kaleiçi ziyarete açılınca belli olacak! Kaleiçi sevdalısı benim gibi birkaç kişi dışında hiç kimse olmadığından (!) maalesef yapılanları hayranlıkla izleyenler daha çok! İSTERİM Kİ Birinci derecede önemsensin Kaleiçi'nin tamamı. Gezenler gelmiş geçmiş dönemleri rahat rahat görsünler. İçinde yalnız esnaf yaşamasın; aileler olsun bizlere dünkü yaşamı hatırlatsınlar. Sokaklarında çocuklar maç yapsın, kızlar ip atlasın, çizgi oynasın. Kahvesi, manavı, kasabı olsun hiç olmazsa bir mahallesinde. Bugün ne bir sağlık ocağı, ne bir postanesi ve ne de bir bankamatiği bile yok! Kaleiçi'ni bir barlar/meyhanelerle dolu bir hale getirmek kabul edilemez. Bu şehrin özüne ters bir şeydir. Zaten turistin ihtiyacı olan da bunlar değil ki! Onların memleketinde veya şehir içinde bunlar zaten var! 2021 Kaleiçi'ni yaşatacak bir yıl olur inşallah.