Bir kitap okuyacaksın ve hayatın değişecek... Fazlasıyla iddialı bir cümle değil mi? Kitaplar bugüne kadar eğitti, öğretti, güldürdü, üzdü, bizi çok uzak diyarlara götürdü, başka insanların eşsiz deneyimlerine ortak etti... Kitapların büyülü dünyasının bize kattıklarını yazmakla bitmez ama bu kitap komple bir değişimden bahsediyor. Sanki elinize istediğiniz her şeye kavuşmanızı sağlayacak sihirli bir değnek veriyor.

Günümüz dünyasında birçok insan hayatının kontrolünü eline alma, hayatını düzene sokma, mutluluk, huzur, başarı arayışında... onca çabaya gayrete rağmen başarısız olmaktan, mutsuz olmaktan, aynı kısır döngü içerisinde hapsolmaktan bıkkınlık çeker ve tükeniş başlar. Bu süreç boyunca çok derinlerde bir yerlerde zayıf da olsa bir ses yanlış yaptığını fısıldar, o sesi sonuna kadar baskılamak ister, ta ki o ses haklı çıkana kadar. Kabullenişten sonra arayış başlar. Sonuçta yalnız değildir. Onun yolundan geçen, aynı hataları yapan, kurtuluşu bulmuş insanlar vardır. Yapması gereken tek şey aramaktır. Bu arayışlarda çoğu zaman kişisel gelişim kitapları devreye girer.

Pierre Franckh ‘Rezonans Kanunu’ kitabında aslında yeni ya da çığır açacak bir şeylerden bahsetmiyor. Bu kanun çok eski bir felsefeye dayanıyor. Olayın özü ‘çekim yasası’... Benzer enerjiler birbirini çeker. Başka bir deyişle hayatta neye odaklanırsak onu kendimize çekeriz. Bizde olmayan bir enerjiyi çekmemiz mümkün değil, benzer benzeri çeker.

Kitap; ‘kim olmayı isterdiniz’ sorusuyla başlıyor ve biraz afallıyorsunuz. Bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu? Ya da kendinize bir kez olsun dürüst davranıp bu sorunun cevabıyla yüzleştiniz mi? Sandığınız kişiyle olduğunuz kişi aynı mı? Unutmayın olduğunuz kişinin enerjisini yayarsınız. Çok pozitif görünürken kaygı denizinde boğulmuşken pozitif enerji yayamazsınız. Duygularınızı yönetmeniz, düşüncelerinize yön vermeniz gerekiyor. Sizi beyniniz değil duygu ve düşünceleriniz, kalbiniz yönetiyor. Her şeyle bağlantınızı kalbinizin yaydığı enerji sağlıyor. Hayatınız şimdiden değişmeye başladı bile; mevcut sizle olmak istediğiniz sizi yan yana masaya yatırıyoruz. Eğer arada büyük bir fark varsa o zaman hızla inancınızı olmak istediğiniz kişiye yönlendirmeniz, günlük hayatınızı şu anki kişiliğinize göre yaşamayı bırakmanız gerekir. Büyük bir inançla bu isteğimizi, düşüncelerimizle duygularımızla kalbimizle kendimize çağırıyoruz.

Aslında bunu günlük hayatlarımızda farkında olmadan çoğu zaman yapıyoruz. Mesela çok özlediğimiz bir arkadaşımızı büyük bir özlemle düşünürken sizi araması, canınız tatlı çektiğinde alakasız bir şekilde o tatlıya kavuşmanız, hatta arkadaş ortamlarında ağzınızdan çıkan bir cümlenin birkaç saat sonra gerçekleşmesi ve insanların size ‘istek kapın açıkmış keşke başka bir şey isteseydin’ demeleri gibi gibi...

Evrende her şey birbiriyle titreşim aracılığıyla iletişim halinde olup muazzam bir düzen içerisinde, Franckh bu düzene nasıl dahil olabileceğinizin tüyolarını veriyor.

Kitapta olumlu düşüncelerin ve duyguların insan hayatlarına nasıl daha fazla pozitif deneyim ve fırsat getirebileceğini anlatıyor. Kitap, sadece teorik bilgilerle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda pratik uygulamalar ve günlük yaşamda uygulanabilecek stratejiler de sunuyor.

Yazar aynı zamanda kendi yaşamından ve danışanlarından da örnekler veriyor. Bu sayede teorik bilgileri pratikte nasıl uygulayabileceğinizi anlıyorsunuz.

Yazarın dili ve anlatımı oldukça akıcı ve samimi, artı sıkıcı da değil. Bence okunması gereken bir kitap.

Düşünme biçiminin değişmesi biraz zaman alır. Bu kitap size bir fırsat, başka bir bakış açısı sunuyor. Yazarı çok iyimser bulup gerçek hayatta verdiği bilgileri uygulamada zorluk çekebilirsiniz.

Yazarın da dediği gibi kendinize fazla yüklenmeyin ve ufak ufak ilerleyin. İmkansız, sadece onu kabullendiğimizde var olur, kendinize sınırlar koymaktan vazgeçin.