Yemek eleştirmeni, ekonomist, sosyolog, hukukçu, uluslararası ilişkiler uzmanı, öğretim üyesi Vedat Milor, Ekrem İmamoğlu’nun açtığı kent lokantalarından birine gitti, izlenimlerini de Youtube adresinden yayınladı. Milor’un ziyareti sırasında menüde mercimek çorbası, patatesli et yemeği, makarna ve tatlı vardı. Makarnanın ‘al dante’ pişirilmesine şaşıran, etli yemekte ise sadece karabiberi eksik bulan Vedat Milor, “40 liralık bu menü, hem doyurucu, hem de ev yemeklerini aratmayan bir lezzette” dedi.
YEMEĞİ KENDİ PARAMLA YEDİM
Vay efendim, sen kent lokantasını nasıl beğenirsin; hemen trol ordusu harekete geçti. Vedat Milor’un bu ziyaret karşılığında ödeme aldığı yönünde saldırılar başladı sosyal medyada. Milor yanıt verdi. Dedi ki; “Kent Lokantası ziyaretim tamamen kendi inisiyatifimle gerçekleşti ve Buğra Bey’e birlikte gitmeyi ben teklif ettim. Amacım, hem bir yemek eleştirmeni hem de bir sosyolog olarak bu hizmeti gastronomik ve sosyolojik açıdan değerlendirmekti. 40 TL’ye dört çeşit yemek sunan bir lokanta hem lezzet, hem de toplumsal etkisi açısından dikkat çekici bir örnek. Hiçbir kurumdan ödeme almadım”.
AKDENİZ EKMEĞİNİ TANIYALIM
Tartışma kısmı bir yana, videoda bir ayrıntı dikkatimi çekti. Milor’un masasındaki ekmek. ‘Sade Akdeniz ekmeği’ yazıyordu poşetin üstünde. Bir Antalyalı olarak, Akdeniz bölgesinde yaşayan biri olarak gözüme battı bu detay. Böyle bir ekmeği daha önce görmedim, bilmiyorum. İnternette biraz bakındım. İstanbul Halk Ekmek üretiyormuş. Kepekli ve sade olmak üzere iki türü var. İç Anadolu Bölgesi’nde, genetiği korunma altına alınmış yerli tohumdan, geleneksel tarım yöntemleri uygulanarak ilaçsız olarak yetiştirilen, taş değirmende öğütülen tam buğday unu, karakılçık unu ve ekşi mayayla hazırlanıyor. Ekmeğin künyesi böyle.
BELEDİYENİN PİŞİRDİĞİ EKMEK
Yorumlara da baktım. “İstanbul Halk Ekmek tarafından üretilen, tombul, yoğun, çok lezzetli ekmek. Bunu biraz bayatlatıp kızarttığınızda tadından yenmez oluyor. Kızartıp şu üçlü kombinasyonla da deneyebilirsiniz: Zeytinyağı, kekik, pul biber” diye yazmış biri. Bir başka paragraf da şöyle: “Akdeniz ekmeğinin en önemli özelliklerinden biri, tam buğday unu kullanılmasıdır. Tam buğday unu, buğdayın kabuk ve iç zarını da içerdiği için lif, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir. Aynı zamanda düşük glisemik indeksi sayesinde kan şekerinin dengede tutulmasına yardımcı olur”.
BİZ DE BU EKMEKTEN İSTİYORUZ
Anlaşılan o ki, son derece sağlıklı, lezzetli, güzel bir ekmek. Fakat bir Akdenizli olarak, bizim niye haberimiz yok bu ekmekten? İstanbul’da yaşayan vatandaş Akdeniz’in nimetlerinden faydalanırken, Antalya’da yaşayan bizler, bölgemizin lezzetlerinden niye mahrum kalıyoruz? Hatta haberimiz bile yok. Tadını bile bilmiyoruz. Yapan, pişiren fırınlar vardır belki; ama yaygın üretimi yok anlaşılan. Halk Ekmek büfesine sordum; yokmuş. Ne demiş atalarımız? “Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar”. Vedat Milor yedi, bizim de merakımız kabardı, canımız çekti. Biz de ucuz ve hijyenik şartlarda üretilmiş Akdeniz ekmeği istiyoruz. Belediye ekmeği istiyoruz yani. İlgililere, yetkililere duyurulur!