Hayat, bir kâhinin elindeki kristal top gibi, dönüp duran zamanın yansıması…

Bazen o yansımalar, trajedinin koyu gölgeleriyle dolu gibi fakat aslında bu resim, geniş bir perspektiften bakıldığında, kahkaha dolu bir komedinin tınıları. Geçmişin en ücra köşelerine çekilip acı dolu anılara saplanmış bir ruh, ufuklara doğru bir istikamette, yaşamın cilvesini izler.

İşte öyle bir an: Gözlerini kapat ve kaybol ortalıktan. Ayakların, zamanın topraklarında izler bıraksın. İlk adımını attığın o sokaklar, kaybolup giden çocukluk yıllarının sessiz şahitleri. Her bir kaldırım taşı, bir hikaye anlatsın; neşe dolu çocuk oyunlarından, ilk kalp kırıklıklarına kadar uzanan değişik bir düzlem. Evreninde saklı kalan sırlar, perdeni aralamak için bekler.

Ama bakma öyle, geçmişin çamuruna da saplanıp kalma. Her çamura bulanmış adımda, bir çiçek filizlenir. Annenin elleri, babanın omuzlarındaki yük, kardeşinin kahkahaları… Bunlar, hayatın en güzel armağanı. Acıların gölgesinde saklı olan bu incileri bulmak için, daracık sokaklardan çıkıp geniş ufuklara bakmak gibi. İnciyi bulmak isteyen dalgıç olacak.

Şimdi, gözlerini aç. Karşında, hayatının panoraması duruyor. Her bir detayın, yaşamında, efsunkâr bir resim gibi işlenmiş izlerini taşıdığını gör.

O kırık dökük evler, dar sokaklar, gülüşler ve gözyaşları… Hepsi, senin öykünün birer parçası. Ve sen, bu resmin tam merkezinde olansın. Gözlerinle bak her bir detayı görebilmek için, büyüteç kullanmaya gerek duymadan. Çünkü hayat aslında detaylarda gizli.

Bazen, dar açıdan bakarsın ve trajedi sandığın her şey, bir anda komediye dönüşür.

Yaşam biraz da, intizamsızdır. Kimi zaman ayaklarımız takılır, kimi zaman ise gülüşlerimiz yankılanır. Ve her adımda, yürümeyi öğrenirsin.

Hayat, biraz da gözlerin dolu dolu gülebilmektir, kahkahalarla. Her şeye. Kendine. Ve hatta kendinden esirgediklerine.

Geçmişe takılıp kalma, çünkü o dar sokaklarda değil, geniş ufuklarda saklıdır yaşamın anlamı. Gözlerinle yeniden keşfet, çünkü her bir bakışında bir detaya denk geleceksin.

Ve hayat; ne trajedi ne de komedi.

‘Zorlukların üstesinden gelmek, varoluştan tam manasıyla haz almayı deneyimlemektir’.

Zorluklar…

Hayatın bize verdiği birer lütuf mudur? Belki de öyle... Belki de onlar, bize bulunmaz bir şansı sunarlar. Belki de hiçbir şey, üzerine anlamlar yüklenmediği sürece iyi veya kötü de değildir. Tam da olması gereken, olağan akışın koca parçalarıdır. İnsan en çokta kendisiyle tanışabilmesi için sınanmalıdır ya zaten.

Ama fark ettim de ben, giderek neyi kafaya takacağım konusunda daha seçici hale gelmişim bile.

Freud’un bir zamanlar söylemiş olduğu gibi, "Bir gün geriye dönüp baktığınızda mücadele günlerinizin en güzel günleriniz olduğunu göreceksiniz."

Ve ben en uzaklara gitsem de orada yine ay, güneş ve yıldızları bulacağım.