Amerika'da Teksas'ın doğusunda bulunan Louisiana sınırındaki Caddo Gölü, beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Tüyler ürpertici hikayelere ev sahipliği yapan göl, sonunda birilerinin ilgisini çekmeyi başardı. Celine Held ve Logan George ikilisi bu hikayelerin büyüsüne kapılarak kendilerini bu gölde buldular. Gölde sadece iki ay geçirerek onlar da eşsiz bir hikayeyi ekranlara taşıdılar. Açıkçası bu gölde hikaye ve gizem bitmez.
Caddo Gölü sıradan bir su birikintisi değil içerisinde devasa boyutlarda, asırlık kel selvi ağaçları olan bir bataklık gölü. Çok güzel, aynı zamanda da tüyler ürpertici yani kısaca rahatsız edici bir güzelliğe sahip diyebilirim. Held ve George ikilisi mekandan fazlasıyla yararlanarak fazla kasmadan gizem, korku ve dram barındıran bir filmi ortaya çıkarttı. Gölün kendisi bugüne kadar birçok gizeme ev sahipliği yapmış, bünyesinde fazlasıyla doğaüstü hikaye barındırıyor. Yönetmenlerin de ilgisini çeken bu hikayeler oldu. O yüzden filmin başrolü gölün kendisi, hissettiğiniz her bir duygu gölden geliyor. Gerilimi yaratmak için hiç uğraşmamışlar diyebilirim. Mekanın kendisi bunu fazlasıyla yaratıyor.
Gizemli bir göl, korku ve gerilim için fazlasıyla yeterli. Bir de işin içine zaman kırılması eklenince film tadından yenmez olmuş. Alışkın olduğumuz zamanda yolculuk yaptıran kurgulardan değil. Zaman birbirinin içinden geçiyor ve hikaye böyle ortaya çıkıyor, bu yüzden biraz karışık görünüyor. Film iki ayrı konuyla başlıyor. Bir tarafta 8 yaşındaki bir çocuğun kaybolması, diğer tarafta annesinin ölümünün ardındaki gizemi çözmeye çalışan bir adam... Birbirinden alakasız olaylar filmin sonunda bir bütünü oluşturuyor. Kesinlikle spoiler vermeyeceğim. Caddo Gölü’nün gizemini koruyacağım.
Öncelikle zekice kurgulanmış bir film, her sahnesi, her diyaloğu ipucu niteliğinde, çok yavaş tempoda başlayıp bir anda çığrından çıkan bir film. Bilmece, puzzle gibi düşünün. Her bir sahnesi ipucu niteliğinde, filmde boş bir sahne, boş bir detay yok. 1 saat 45 dakika sürüyor ama zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Dikkatli bir şekilde izlemezseniz filmden hiçbir şey anlamazsınız.
Filmde ne bir eksik ne bir fazla var; ipuçları ustalıkla yerleştirilmiş. Beyin yakan güzel bir film; özellikle kamera açılarını çok beğendim. Bu çok ayrı bir yetenek diye düşünüyorum. Baştan sona kendimi filmin içinde hissettim.
Filmi sakin bir kafayla ve yanınızda birkaç kişiyle izlemenizi tavsiye ederim. Filmi durdurup durdurup tartışabilirsiniz. Filmin son çeyreğinde kafalar yanmaya başlıyor; kim kimin babası kim kimin çocuğu birbirine giriyor. Gece de izlemeyin çünkü film bittiğinde biraz daha tartışıp filmin mantığını kafanızda oturtmaya çalışacağınız için uyku muyku hak getire.
Oyunculuklar iyiydi. Filmin IMDb puanı 6,9 ama bana göre daha yüksek olabilirdi. Filmde bazı şeylerin ucu gizem katmak için açık bırakılmış. Bu tarz filmler beğenilme adına büyük risk taşır. Beklentileri karşılamak zordur ama işin içine gizem giriyorsa sonunda tam bir netlikten ziyade biraz bulanık kalabilir diye düşünüyorum. Film izlenir. Biraz beyin cimnastiği iyi gelir.