En önemli sosyal yaşam alanlarından biri de komşuluk ortamlarıdır. Nedir komşu dediğimizde akla bir sürü şey gelir ama hangisi uygulamada mevcuttur diye bakarsanız, sanırım samanlıkta iğne aramaya başlamanız gerekecektir. Çünkü herkesin beklentisi, düşüncesi olması gerekeni ifade eder iken, gerçek hayatta yaşananlar devede kulak bile değildir.
Sorduğunuzda klasik olarak komşu komşunun külüne muhtaçtır gibi sözler sarf eden kişilerin gerçekte komşusunu bir kaşık suda boğmaya çalıştığını görünce; günümüzdeki başka ama en önemli sorun olan eylem ve söylem farklılığı ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin nüfusu yaklaşık 80 milyon civarında fakat bu rakamın neredeyse iki katını almak lazım ki gerçek nüfus ortaya çıksın. Neden mi? Çünkü insanların çoğu az önceki eylem ve söylem farklılığından dolayı iki kişi olarak değerlendirilmelidir. Sana göre başka yaşayan, diğerine göre başka söyleyen kişiler en az iki kişi olarak hesaplanması gerekir.
Ünlü düşünürün “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözünün sosyal medya paylaşımlarından ibaret hale geldiği bir ortamda çoklu karakter yapıları adeta “insanı, insan yapan karakterdir” sözünü bir örtü misali örtmeye devam etmektedir. Hatta daha da elem vereni değişken karakterli olmak en büyük marifet haline gelmiş, insanlar nabza göre şerbet verme yarışına girmişlerdir.
Halbuki toplumun hiçbir kesimde bu yöndeki davranışlar tasvip edilemez iken, komşulukta hiçbir şekilde kabul edilemez. Çünkü komşu demek kardeş demektir. Kardeşin kardeşe kem gözle bakması kadar, kin beslemesi kadar, kuyusunu kazması kadar acı veren bir şey yoktur. Dinimizde bile neredeyse komşunun komşuya mirasçı kılınacağı, komşunun komşuya eziyet etmemesi gerektiğinden bahsedilir.
Komşu çorbada tuz, çayda şekerdir. Hastalıkta merhem, sağlıkta esenliktir. Yalnız içilen kahvelerin dert ortağıdır. Kapıda paspas, pencerede –kötü günlerine- perdedir. Çünkü komşu, komşusu için her şeyi yapar, yapabilmelidir. Laftan ibaret komşular için bu sözlerin içi boş testiden ibaret olduğunu ifade etmek için kullanılan kelimelerin bile lüzumsuz olduğunu da unutmamak gerekir.
Komşuluk ilişkilerinde öyle insanlar vardır ki gülün hep dikenini görürler. Halbuki sadece dikeni gören gözlerin, gülün güzelliğinden mahrum kaldığından bihaber şekilde yaşayan canlardan ibaret olduklarını unutarak. Kin, nefret tohumları yerine sevgi, saygı tohumları ekenlerin hep kazanan olduğunu öğrendiklerinde geçmiş kayıpları için hayıflanmaktan başka çareleri yoktur. O anda bile bilseler, anlasalar zararın neresinden dönülse kardır düşüncesini uygulasalar her şey güllük gülistanlık olur, lakin nefesinden daha önemli hale gelen gurur, kibir buna en büyük engeldir.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır sözü günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü öyle bir hale geldik ki eskisinden komşuya daha çok ihtiyaç vardır. Değişen dünya düzeni ile güvensizliğin hakim olduğu bir ortamda komşuluk ilişkileri daha da önemli hale gelmiştir. O yüzden komşu, komşunun nefesidir şeklinde ifade etmek en doğrusu olacaktır. İyi bir komşun varsa, hayat var; yoksa yok. Çok karakterli değil, gerçek karakterli insanlarla birbirine serum olan, nefes olan bir hayat dileğiyle…